bu momentum dinmeyen keşiflerin.
seller, bulutsuz sağanaklara gizli.
deli bilimcilerin ışık yılı kadar süratte,
tabanlarım sabitken eriyor zaman.
ayak uyduramıyorum milenyuma.
bir akılalmaz uçsuz boşluk sarmış,
galaksi kümeleri ve sayısız yıldız.
dev binalar yer çekimiyle yarışmış,
hegemonya ufuk tanımaz ve bucaksız.
insanlık arşın çıtasına ayak açıyor.
evrenin hilkati bitiminden daha yakın.
dört kapılı motorlar üç yüz beygir,
klasik kitaplar bir dizi klişe barındırır.
yer düzlemi satranç tahtası ve devinimsiz.
teknoloji güpegündüz tembelliğin kalesi.
aptal kutusu peşinde kara ölümle gelmiş,
eski nidalar kapı dışarı ediliyor.
doğa, betondaki tezatlığı seyretmiş,
milenyumun sanal alemler boyu peşkeşi,
uyumsuzluk içim sıra budaklanıyor.
ayak uyduramıyorum ikinci binyıla.
mutluluk soyu ipteki mavi ve yeşilliktir.
iki dubleyle eskileri yad etmektir artık.
ezberden çalmak eski şarkıları.
yetmişlerden kalma döküm sobalar,
stresi tütün dumanına boğmak,
palaskası gibi emir erinin,
göçüme dek mütevazılıklar kuşanmaktır.