hatırlıyorum kulağıma fısıldananları kalubelada

verdiğim sözün sesini duyuyorum ara sıra

suyun öyküsünü dinliyorum altı günde

her şeyin özünde ben vardım diyor senden önce


yaratılanların ateşlerde ve gözlerde yeşerdiğini görüyorum

sürekli yananları ve durmadan çukurlara su taşıyanları

öğrendim, büyütmek için saklamak lazım tohumları

bu dünyanın genelgeçer kuralı


ey yedi tepenin üzerinde ayrı ayrı batan güneş

biliyorsun sen de 'bir'e bölmeyi gizlerle gidişleri

birbirine karıştırıyorsun savaşları ve sevişleri

ilhamın kapısını aralayınca seyredeceksin âlemi


hakîm senâî çıkıyor karşıma yeditepe'nin yedincisinde

geri çevirdiği bir çift ayakkabı sol elinde

al, diyor bunları ve takip et yağmurları, sende sıra

o an bakınca, ayaktan başa siliniyor anâsır-ı erba