Yaklaşık 2 yıl önce Üsküdar'da bir kafede içtiğim kahveyi bitirmiş ve yavaşça durağa doğru yol almak üzereydim. Hava yarı yarıya kararmış bir vaziyetteydi. Yani benim en sevdiğim vakitler. Elim ceketimin cebinde, yavaş yavaş yere bakarak yürürken solumda park hâlinde ki bir araçtan gelen müziğe kulak verdim. Orta hâlli bir arabanın teybine takıldı kulağım. Bu eşsiz piyano sesi beni çok etkilemiş olacak ki, önünde durup aracı bakışlarımla taciz ediyordum. Absürt görünmeyeyim diye bir sigara yakmıştım. Bir uğraş içerisindeyken artık rahatça dinleyebilirdim. Eve geldiğimde çok iyi hatırlıyorum parçayı döngüye almıştım. Defalarca dinlemekle kalmayıp, o gece o parçanın altındaki tüm yorumları okumuştum. Tuhaf ki bu parça başka insanların kalplerinde de bende yarattığı histen farksız değilmiş. Dinlerken geçmişe gidiyorum. Hatalarım aklıma geliyor. Yapamayacağımı bildiğim hâlde kurduğum hayâllerim. İçime attıklarım, atamadıklarım. Bir parça bunları aynı anda nasıl hissettirebiliyor? Bilmiyorum.
Evgeny Gringo - Valse