Evliliğimizin birinci yılını doldurmaya günler kala şöyle şapkamı önüme koydum. İçinden en çok annem çıktı. Elimi ne kadar içine atarsam atayım elime gelen her neyse annemden yadigar dedim. O kızdığım eleştirdiğim kadınla ne çok ortak yanımız varmış. Sadece genlerini taşıdığımı zannettiğim "Kadın"a ne çok benziyormuşum. Oysa kendimi hep babasının kızı olarak anlatır tanımlardım.
Bir sabah tavana bakarken düşünceden düşünceye atlarken olmayan işler yaratma çabasındayken aha! Dedim annem .Sonra kavga ederken biriyle en çok o vakitlerde işe sarmalarım. Asla kendimi düşünmeden ettiğim fedakarlıklar, bir durum oluştuğunda en çok kendimi suçlayışlarım... Annemdim kaçtığım olmaktan korktuğum kadındım. Alışkanlıklarıma eğitim hayatıma hep yeni bir şey eklediğimi ve "asla " kaderini taşımak istemiyorum dediği kavgasını hep kalbimde taşıdığım kadının bir adım uzağına gidemediğimin gerçeği var artık elimde evliğimin ilk yılını devirirken.
Aynalara bakınca kendimden öteye gidebilmenin hazzı, annemle olan bütün kavgalarımın asıl öznesinin ben olduğumun gerçeğiyle yüzleşmek müthiş sarsıcı oldu.
İyileşmek biraz da böyle bir şey olsa gerek.