12 Eylül'lü günlerdi. Kartal'da oturuyorduk. Bir gün çöpün kenarında bir kitap yığını gördüm. Evlerde arama yapılıyor diye insanlar zararlı! kitaplarını atıyorlardı. Kitaplara şöyle bir baktım. En üstte ince bir kitap vardı, adı evliya öyküleri. Dayanamadım aldım. Su içer gibi okudum, su gibi her hücremi etkiledi.


Yıllar sonra yurtta kalırken kitapları denetleyen askeri birlikler sebebiyle ben de bazı kitaplarımı çöpün kenarına bırakmıştım ki bu ayrı bir hikaye.


Evliya öyküleri, anekdotlar insanlarımızın hayata bakışını da etkiliyor. Çok bilinen bir öyküden söz edeceğim :


Sümbül efendi müridlerine bir soru sorar : "Allah'ın yerinde olsanız ne yapardınız?" der. Kimi hastalıkları yok ederdim der, kimi yoksulluğu ortadan kaldırırdım der. Müridlerinden biri, " herşey olması gerektiği gibi, herşey merkez'de " demiş. Sümbül efendi çok sevdiği bu müridine " o zaman senin adın merkez olsun" demiş. Merkez efendiyi halifesi yapmış. Sümbül efendinin ölümü sonrası dergahı Merkez efendi yönetmiş. Merkez efendiyi kurduğu şifahanede akıl hastalarına bakmasından da biliyoruz. Ama en bilinen öyküsü valide sultanın hastalığı için yaptığı mesire macunu. Mesir macunu o yıllarda şifahanedeki akıl hastalarınca iş ve uğraş terapisi olarak hazırlanır olmuş.


Konu neydi?: Herşey Merkez'de. Onyıllar sonra Rönesans aydınlanmacı filozoflarından Voltaire şöyle diyecek : " Bu dünya olası dünyaların en iyisi"


Ama yoksulluk var. Merkez efendi sanki bu yoksulluğu normalleştiriyor gibi. İnsanımıza hep öyle gelmiş. Düşünmemişiz ki yoksulluğu Allah istedi diye bir şey yok. Kuran'daki Allah paylaşmacı.


Toplumların da doğal yasaları var. İnsanlarda ideal toplumu kurma isteği de var. Eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı bir toplum için çabalamalı, yeni kuşakları buna uygun yetiştirmeliyiz. O zaman dünya hepimize yeter. Allah böyle yaratmış diyip düzeni onaylamak kılcallarımıza kadar işlemiş. İşimiz, dünyanın işi zor.


Yeniden evliya öyküleri okuyacağım. Çok kalın bir kitap, bugünkü aklımda beni nasıl dönüştürecek bakalım. Tanrı yollarından ayırmasın.