Fizik ve izafiyet teorisi bize zamanın izafi yani göreceli olduğunu söyler. Zaman denen olgu şartlara ve koşullara göre değişir, hızlı ya da yavaş akar. Bu şartlar ve koşullarsa oldukça dikkat çekicidir. Evren (kozmos) söz konusu olduğunda kütle zamanın hızını etkiler. Kozmolojik düzende yüksek/güçlü kütle çekimlerinde zaman yavaş akarken, düşük kütle çekimi söz konusu olduğunda zaman hızlı akar. Yani kütle çekimine bağlı olarak farklı uzay cisimleri evrende farklı zaman algıları yaşatırlar. Hayatımızdaki insanların bizim için önemini cisimlerin kütleleri ile bağdaştırırsak ortaya güçlü bir ilişki çıkıyor. Böylece insanların hayatımızda bize farklı zaman deneyimleri yaşatmalarını evrenin bu durumu ile ilişkilendirebiliriz. Sanki güçlü kütle çekimine sahip uzay cisimleri evrenin sevgilileri gibi ne garip. Eminim ki yıldızlar evrenin unutulmaz sevgilileridir.

 

Büyük ve küçük kütleli uzay cisimlerindeki zamanın farklılığı gibi insanlarda önem derecelerine göre hayatlarımız da bize farklı zaman algıları yaşatırlar. Güçlü kütle çekimine sahip ve parıltılı cisimlerin uzay zamanı bükerek zamanın hızını değiştirmeleri gibi çok sevdiğimiz ya da aşık olduğumuz insanlar da bizim zaman anlayışımızı değiştirirler. Yani hayatımız da ki farklı insanlar da bize zamanı farklı yaşatırlar. Hayatımızdaki bu insanlar bizim izafiyetimizdir.

 

Çok sevdiğimiz birini düşünelim ve belki de aşık olduğumuz birini. Çekimi öyle kuvvetlidir ki (eminim ki tahmin edebiliyorsunuz) zaman yavaşlar ve adeta bizim için durur. Sıradan kişiler ise zaman algımıza etki edemezler ve zaman hızlı akışına devam eder. İşte bu sevdiğimiz ve aşık olduğumuz kişiler bizim yıldızlarımız ve büyük kütleli cisimlerimizdir. Onlarla olduğumuzda zaman bükülür ve izafiliği hissedilir. Onlar söz konusu olmadığında ise zaman hızlanır ve dikkat çekiciliğini yitirir. Çok sevdiğimiz ve hayatımızı değiştiren insanlarla birlikteyken zaman yavaşlar ve yavaşlamasına ek olarak dönüşür. Sanki zamanla konuşuruz ve ona durmasını ve hiç akmamasını söyleriz. Aşkımızın (yıldızımız ve büyük kütleli cismimiz) elini tutarken ya da nefesi ile baş başayken zaman nasılda ağır akan bir hal alır. Neredeyse durma noktasındadır. Hatta yavaşlamakla kalmaz dönüşmeye başlar. Sanki birden fazla gerçeklik oluşturur ve biz yıldızımız ile birlikteyken geçmişi, şimdiyi ve geleceği aynı anda birden fazla mekân da yaşarız. Elimiz de güç olsa zamanı sonsuza kadar durdurabilmek dahi isteriz. Çünkü onun kalbi tam yanı başımızda atmaktadır. İşte bu kişi bizim yıldızımız yani zaman algımızı değiştiren kişidir. Diyorum ya yıldızlar evrenin unutulmaz aşklarıdır. İşte evren, zaman ve insan böylesine benzerdir ve ortak nokta izafiliktir. Yıldızlar evrenin unutulmaz aşklarıdır. Yıldızınızı kaybetmemeniz dileğiyle…