Evvel sen de yücelerden uçardın
Şimdi enginlere indin mi gönül
Derya deniz dağ taş demez geçerdin
Karadan menzilin aldın mı gönül

Yiğitliğim elden gitti yel gibi
Damağımda tadı kaldı da bal gibi
Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi
Bozulmuş başlara döndün mü gönül

Hasta oldun yastığını istersin
Kadir mevlam sağlığını göstersin
Cennet-i aladan bir köşk dilersin
Boynunun farzını kıldın mı gönül

Karac'oğlan der ki söyle sözünü
Hakka teslim eyle kendi özünü
Nas işine karalama yüzünü
Yolun doğrusunu buldun mu gönül
Karacaoğlan

.. İnsanoğlu iyi bir hasat yapmak isterde ben ne ektim, ektimde layığını gösterdim mi? Der mi,
Daha iyisine layık olduğu kararına varır da elindekinin daha iyisi olmadığını kim söyler ki?
İnsanoğlu bilmez mi ki Yaratıcıdan ne istedi de vermedi?
İstemesini bildi mi de vermedi.. İnsanoğlu bilir de çok geç bilir adına da günümüzde deneyim denir.Emekleye emekleye öğreniriz eğriyi doğruyu nasıl egomuzdan arınacağımızı - yola çıkmadan evvel ki halde epey tatlı gelir sonradan, güçtür değişim yolunda olmak deneyim kazanmak- insanoğlu için epey ıstıraplı bir süreçtir bana göre.. deneyim ise sadece anıların bellekte yer etmeyişi gönlümüzde bazı tatlı bazı acı yaralara yani hatırlatıcılara sebep oluşu da Mülhem olmuş olacak ki Karacaoğlan bunu en güzel şekilde anlatmış bize...