bak bir kara vapur

nesli tükenmiş şüphesiz

ve olağan absürdizme kafa tutuyor

bin güverteli kuyularda bilmez bitmek

bir yol-culuk

çocukların oynadığı bir oyun

belki

belki

"cesur vapurlar cesur denizlerde olur"

hayır, böyle söylememişti dedem

ve ben

az ötede turna kuşu vurdular gördüm

az önceki yan sokakta

ölmedi fakat yaşamadı da

oyun oynayan

çocuklara söylenmiş bir yalan

gibi

oysa hiç romantik başlamamıştı bu şiir

oysa mevsimlerden bahis değildi rüzgar

huzuru batmadan tanımlayan

bir his

oldurmamıştı henüz


ben son Sovyet'in son kozmonotu

"bildiriyorum!"

uzayda

ikinci tekil icad'olunmadı

ve

cümleye 'gel' diye başladı.

falanca satıh sırlarını yoksaydı bu varsayım,

oysa

papatyalar düşlenerek başlamamıştı bu şiir

eksik olmayın madame

kayboldu tüm pasajlardaki çocuk sesleri

romantizm Fransa'dan çıkmazdı henüz

çiçekler doğuda keşfedilmedi

son deniz feneri görüşümse, göreli

peki ya kime?

ya neye?

ya kaç atom bombası büyüklüğünde düşünmeli

güneye çıkarken

önüme geçen kör rüzgar

gözü gibi sakınmasın diye

nezaketen değil,

üzgünüm fakat

gayrimeçhul tek cinayet

bu şehirde işlenmeli

bab-ı seyyar pasajlarında

eski senaryolar satılırken

Mezopotamya'da vurmazdı taşı

taşa

namümkün olmasaydı eğer

Kabil'in asma bahçeleri