saat sabahın beş buçuğu,
dünyaya istemediğin bir rüyadan uyanmışsın
bakıyorsun yanın boş, oda boş, ev boş
kalkıp pencereden bakıyorsun, sokaklar boş
her yerde buğulu bir tenhalık
aylardan kasım mı ne
bundan bile emin değilsin
bir sigara yakmayıp ne yapacaksın
çıkıyorsun sokağa
herkes herkesle aynı kaldırımda
ama
kimse kimseyle yan yana yürümüyor
birbirine bakanlar, birbirini anlamıyor
birbirini görenler, birbirini duymuyor
-bu gezegenin fon müziğidir yalnızlık-
sense sıkılmışsın duyduklarından
vakti gelince gitmeyip ne yapacaksın?
içine tenhalaştıkça
dışına kalabalıklaşan insanlar eğleniyor sokaklarda
gülüyorlar, seviyorlar, inanıyorlar
diğerleri savrulmuş hep bir yerden bir yere
-çıkarsız birliktelikler müzelerde sergilensin-
bakıyorum,
kimse kimseyle buluşmuyor, herkes herkesle rast geliyor artık
herkesin bir derdi var bir şeylerle
çözümünü bilmediği sorulara kafa yoruyor insanlar
sen yalnızsın, uyanmışsın saat beş buçuk
yaktığın sigara senden daha soğuk
küllüğün de yok üstelik, bir mandalina kabuğuyla öldürüyorsun sönmeye yüz tutmuş izmariti
yazdıklarını okuyor insanlar
kimisi, ne güzel, diyor
kimisi, ya böyle iş olur mu
canım anam, canım babam bir şeylerden hüzünlü
sevdiklerin ölüme yaklaşmış
sen yaşamaya uzaklaşmışsın
kaçtığın şeylerle sınanmışsın on yıllardır
yanına koştukların yakınlığından haberdar olmamış
ah ulan, demişsin uzaklara bakarak
bir çöp poşetine tekme atmışsın,
seni seyreden kedi senden korkmamış
üzülmüş hatta haline, gelip ayaklarına dolanmış
yazmak para etmiyor, demiş sana birileri
gerçek bir işin olsun, en azından karnın doysun, demiş
kimse seni anlamak için dinlememiş
evden çıkarken saçlarını tarayacak bir umudun da kalmamış artık
dünya böyle bir haldeyken
sen böyle halsizken
hissizken
çaresizken
yazmayıp da ne yapacaksın?
Gizem Tutal
2020-04-08T15:25:21+03:00Vakti gelince gitmeyip ne yapacaksın?
Açlığı hatırladım, bilir misin? :) Emeğine sağlık.