İnsan neden sorular sorar?
Neden hep en bildiğinden kaçar?
Nasıl susar insan?
Neyi bilmez mesela?
Niye alışmaz olmayana?
Sorular tanrım her gün kafamı kurcalayan
Uyutmayan, düşlerimden eden beni
Sorgusuzca geçtim önlerinden
Engelleri görmedim
Sesleri duymadım
Ve hiç durmadım
Koştum geldim
Şimdi nerede olduğumu bilmiyorum
Daha nereye giderim?
Daha nelerden kaçacağım mesela
Anlamazdım önceden
İstanbul Ankara arası kısa gelir şimdi
Bir kaç sigara ve çayla başladığım gün
Nefessiz koştuğum minibüs
Beklediğim duraklar
Sesimle yankılanan sokak araları
Gece balkondan yansıyan ışık
Süzülen duman
Bahçedeki güller
Ve bir kaç gereksiz gürültü
Kulaklarım da çınlar
Gözlerim görür
Bedenim işitir
Ruh izler sadece
Dönüşü bilmezdim
Neler kaçırdım
Neleri atladım
Nelerle boğuldum
Şimdi boğazım kuru
Elimdeki sarılı geceden geceye tüter
Nefesim aksak
Ve bedenim depremlere tutsak
Çok şeyi kaybettim
Biliyorum yüzleştiğimden
Denk geldiğimden
Var sandığım her şeyi uzaktan yok saydım
Sustum geceye
Sabahına pişmanım
Bittiğinde ve solduğunda
Yeni filizler yeşersin diye bekleyeceğim
Hep bir umut
Fara için.