Yine biraz hüzün gördüm yüzünde,

yine biraz sitemliydin

biliyorum,

hala kızgınsın

için soğumamış hala

uzaklaşmışsın kendinden,

evim dediğin

ve çok sevdiğin kalabalıktan.

yorgunluğun, is olmuş kalmış üstünde

çiğnemişsin,

unutmuşsun hatta

gitmem dediğin kimseleri...

ruhunu büyük bir iyilikle besledin

ve evrildin en büyülü çağına,

ismin efsunlu senin.

karamsarlığını sil at yüzünden

kaldır kaşlarını

biraz silkelen

zaman zaman bastırılan bu bedenin çöküntüsü var içinde

kayıp yerler bulmak için çok çabaladın

koşarak gittin evin sandığın her yere

izler,

en güzelin yalınayak bıraktığı ayak izlerini

uzaktan süzüldün

geriye bakma cesareti hiç bulamadın kendinde

ve çıktı dudaklarından

şimdiye kadar duyulan en hüzünlü melodiler.

sessizce mırıldanarak yürüdün

en çok korktuğun sevgisizliğe

boynunda büyük bir yük kaldı

yutkunurken hep hissettiğin

...

Nasılsın?

-iyi olmak mecburiyettir. Ben kötüyüm,

bilgeliğim, cahilliğim,

zaferim, mağlubiyet ve kaderim.

Başlangıcım ve sonum.

Kimse değil yine benim...


"için soğusun ve kin tutma kimseye

gölgende büyü ve güneşinin tadını çıkar

çok kez sev ve nefreti büyütme içinde."