Nedir farkındalık? Anlamlandıramadan yaptığımız bir davranışa ya da bir düşüncenin sebep olduğu duyguya yeni öğrendiğimiz bilgi ile, bir anlam kazandırmak bana göre. Böylelikle uyum sağlanmış, beden sakinleşmiş zihin yatışmış oluyor çünkü. Okumak gerçekten çok önemli. Her merak ettiğimizi bizden önce biri yaşamış ve paylaşmış ki, odun ateşinden yansıyan ışık evimizde kullandığımız ledlere dönüştürülmüş. Örneğin; düşünce gücünü doğru prensiplerle uygulayabilirsek dilediğimiz gerçekliği dünyamıza yansıtabileceğimizi öğrendik bu sayede. Kim olduğumuz, nereden gelip, nereye gittiğimiz, ne aradığımız, neden aradığımız, ne yaşayacağımız, ne kadar yaşayacağımız ve daha bir sürü soru sorabiliriz kendimize. Hepsinin bilgisi var. Ve eskiden olduğu kadar da ulaşmak zor değil! Cevabı zaten biliyoruz aslında!
Hatırla!
Okumanın bana göre en önemli gereği, tutsaklıktan kurtaran tek anahtar olması! Bilmenin verdiği güven ve huzurla gölgenden korkmamayı, cesurca ona arkanı dönüp ışığa bakabilirsen ancak, yolunu aydınlatabileceğini öğreniyorsun bir kere.
İranlı yazar Ali Şeriati, insanın dört zindanı olduğundan bahseder; naturalizm (doğanın zorlayıcı gücü), historizm (tarihin zorlayıcı gücü), sosyolojizm (toplumun zorlayıcı gücü) ve insanın kendisidir. Der ve devam eder; bu zindanların en kötüsü insanın kendisidir. Çünkü insan, bilimin yükselişiyle birlikte tarihin, doğanın ve toplumun baskısından ve hapsinden kurtulabilmişse de, büyük bir anlamsızlık ve boşluk duygusuna düşmüştür. Çünkü kendi zindanından kurtulamamıştır. İnsan; tarihin, doğanın ve toplumun zindanından bilimle kurtulabilir, kendi zindanından ise inançla ve aşkla kurtulur… Sadece sevmek yetmiyormuş demek ki dileyelim aşk olsun…
Farkındalık geliştikten sonra ne mi olacak? Örneğin; cesaret enerjisini 200 mhz frekansa ulaştırdıktan sonra boğaz çakramız açılacak ve alın çakramız yani 3. göz, yani epifiz bezi çalışmaya başlayacak. Frekans 250 mhz tarafsızlığa yükselecek. Dünyaya, insanlara, deneyimlere ve kendinize tarafsızca bakabileceksiniz! Yargılamadan mümkün olduğu için tarafsızlık, tüm kutsal kitaplarda koşulsuz sevgiye bu denli önem verilmiştir...
"Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır." Nasıralı İsa... Aydınlanmaya giden kesin ve tartışmasız en kestirme yoldur çünkü koşulsuz sevgi. Sebep sonuç prensibi gereği; tarafsız bakabilirsek eğer olana hazır olduğumuzda (310 mhz = hazırlık) bu kez çok çabalamadan sadece alın çakramızın açılmasıyla farkında olabileceklerimiz sayesinde, kabul edebilir hale geleceğiz, kötüyü iyiden ayırt etmemeyi. 350 mhz = kabul etme frekansı, her bir farkındalıkta bilinç seviyesini (400 mhz) ulaştıracak. Nasıl olduğunu izlerken gördüğün güzellikler, eş zamanlılıklar, mucizeler sana çekim yasasının gücünü daha iyi anlamanı ve uygulamanı öğretecek. Bilinçli kullandığın bir çekim yasası ise frekansı 500 mhz olan sevgi enerjisiyle dolduracak seni koşulsuz şartsız çabasız! Sonrası biraz, hayat ağacındaki Simurg’u bulmak gibi... Marifet ister…