Bir önceki yazımızda realizmin ve liberalizmin ne olduğunu tanıtmıştık. Bu iki farklı düşünce sisteminin dünyaya nasıl baktığını, gündelik problemlere nasıl yaklaşacaklarını tartışmıştık. Realizm, güç ilişkileri ve çıkarlar üzerinden hayatı şekillendirirken, liberalizm özgürlük, eşitlik ve iş birliği gibi değerlerle bir iyimserlik sunuyor. Şimdi ise daha eğlenceli bir soruyu gündeme getireceğiz: Eğer realizm ve liberalizm birer kitap, film ya da dizi seçmek zorunda kalsalardı, ne seçerlerdi? Hangi eserler, bu düşünce sistemlerinin dünyayı nasıl gördüğünü daha iyi yansıtabilir?
Bugün bu sorunun cevabını arayacağız. Biraz kafa yoracağız, biraz da eğleneceğiz. Sonuçta kitaplar, filmler ve dizilerle hem eğleniyor hem de düşünce dünyamıza farklı kapılar açıyoruz. Haydi gelin, realizmin ve liberalizmin seçtiği eserleri keşfederken, hangi dünyaların içinde kaybolacağımızı birlikte görelim.
Realizmin Seçtikleri
Film: There Will Be Blood (Paul Thomas Anderson)
Realizm, gücün, çıkarların ve stratejilerin dünyasına odaklanır. Bu bakış açısıyla, There Will Be Blood gibi bir film, realizmin özünü mükemmel şekilde yansıtır. Filmde, Daniel Plainview’un petrol arayışı ve buna dayalı hırsları, gücün peşinden koşmanın yarattığı yıkıcı etkileri gözler önüne serer. Plainview’un yükselişi, tamamen kişisel çıkarlar ve güç oyunlarıyla şekillenir; toplumsal yapılar, çevresel faktörler ve bireysel hedefler birbirine karışarak trajik bir hikaye oluşturur. Realist bir bakış açısıyla bu filmde, her şey çıkar ilişkileri üzerinden gelişir, çünkü insanın doğasında güç ve bu güce ulaşmak için yaptığı fedakarlıklar bulunur.
Kitap: Savaş ve Barış (Lev Tolstoy)
Realizmin kitabı, Savaş ve Barış olabilir. Tolstoy’un bu başyapıtı, savaşın ve barışın insan yaşamındaki etkilerini ele alırken, bireylerin güce ve tarihsel olaylara nasıl boyun eğdiğini, güç ve sınıf farklarının nasıl derinleştiğini işler. Realist bir bakış açısıyla bakıldığında, Savaş ve Barış’ta kahramanların kişisel zaferlerinin değil, dönemin büyük güçleriyle olan mücadelesinin ön planda olduğunu görürüz. Buradaki karakterler, bazen tarihsel akışa, bazen de toplumsal yapıya karşı koymaya çalışır. Ancak, sonuçta her şey bir güç meselesine dayanır. Burada insanlar, büyük güçlerin ve toplumsal yapının baskılarına boyun eğmek zorunda kalır. Ve bu da realizmin ana temasını oluşturur: İnsanlar, çevrelerinden bağımsız olamazlar; toplumsal yapılar ve güçler onların hayatlarını şekillendirir.
Dizi: Game of Thrones
Dizi dünyasında realizmin seçimi, Game of Thrones olabilir. Game of Thrones, güç mücadeleleri, stratejiler ve her şeyin kimin güçlü olduğuna göre şekillendiği bir dünya sunar. Her karakterin kendi çıkarları vardır ve bu çıkarlar uğruna bazen acımasızca hareket ederler. Güç, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda stratejik ve toplumsal ilişkilerle şekillenir. Burada da Game of Thrones’un tüm karakterleri, hem tarihsel hem de toplumsal güçlere karşı mücadele eder. Çoğu zaman, bu mücadeleler başkalarının zaferine ya da felaketine yol açar. Realizm, bu dizide çok net bir şekilde yansır çünkü burada tüm olaylar, güç ve çıkar ilişkileri üzerinden gelişir.
Liberalizmin Seçtikleri
Film: Dead Poets Society (Peter Weir)
Liberalizmin film önerisi ise, kesinlikle Dead Poets Society olmalı. Çünkü bu film, gençlerin kendi düşüncelerini, hayallerini ve arzularını özgürce ifade etmelerini, baskılara karşı çıkmalarını ve toplumsal normlara meydan okumalarını anlatır. Robin Williams’ın oynadığı John Keating karakteri, özgürlüğü ve bireysel düşünmeyi savunarak, öğrencilerine sadece ders değil, hayatta nasıl bir insan olmaları gerektiğini öğretir. Liberalizmin temel değerlerinden biri olan bireysel özgürlüğün, insanın kendi potansiyelini en yüksek şekilde gerçekleştirmesi gerektiği fikri, Dead Poets Society’de mükemmel bir şekilde işlenir. Keating, sistemin dışına çıkarak öğrencilerine kendi seslerini bulmalarını, toplumsal baskılardan kurtulup özgürce düşünmelerini öğütler. Bu filmdeki bireylerin kendi kimliklerini keşfetme yolculuğu, liberalizmin idealleriyle tamamen örtüşmektedir.
Kitap: Sefiller (Victor Hugo)
Liberalizm, özgürlük, eşitlik ve iş birliği gibi değerleri savunur. Bu yüzden Sefiller gibi bir eser, liberalizmin seçebileceği en iyi kitaplardan biridir. Sefiller, sosyal adaletsizliğe karşı başkaldıran, özgürlük ve eşitlik için mücadele eden karakterlerle doludur. Hugo, bu romanında sınıf ayrımlarına karşı çıkar ve toplumun en alt kademesinde yer alan insanların, insanlık onuru ve umutla hayata tutunmaya çalışmalarını anlatır. Liberalizmin temelinde, insanlar arasındaki eşitlik ve herkesin haklarını savunma fikri vardır. Sefiller da tam olarak bunu savunur. Jean Valjean, adaletin peşinden koşarken, toplumsal yapılara karşı koymaya çalışır. Ancak bu süreçte, insanlığın ve özverinin gücüne de şahit oluruz. Burada, insanların haklarını ve özgürlüklerini kazanabilmesi için bir umut ışığı vardır.
Dizi: Brooklyn Nine-Nine
Ve liberalizmin dizisi... Brooklyn Nine-Nine tam olarak liberalizmin temel değerlerini yansıtır. Bu dizi, eğlenceli ve insan odaklı bir yapıya sahipken, aynı zamanda adalet, eşitlik ve iş birliği gibi temalar üzerinde duruyor. Brooklyn Nine-Nine’daki karakterler, özellikle Jake Peralta, özgür düşünceli ve herkesin hakkını savunan tiplerdir. Bu dizi, insan ilişkilerinde empati, saygı ve eşitlik üzerine kurulu bir dünyayı yansıtır. Her bir karakter, toplumdaki farklılıklara saygı duyar ve iş birliği yaparak, adaletin peşinden gider. Brooklyn Nine-Nine’daki bu dinamik, liberalizmin ideallerine tamamen uyar çünkü burada herkesin özgürce kendini ifade etmesi ve toplumsal yapının sınırlarını aşmaya çalışması önemlidir.
Realizm ve liberalizm, birbirinden farklı düşünce sistemleri olsa da, kitaplar, filmler ve dizilerle bu bakış açılarını keşfetmek çok keyifli. Bir tarafta Savaş ve Barış ile savaşın karmaşıklığını, There Will Be Blood ile gücün kirli dünyasını keşfederken, diğer tarafta Sefiller ve Dead Poets Society ile özgürlük, eşitlik ve iş birliği gibi değerleri görüyorsunuz. Her iki düşünceyi de temsil eden bu eserler, hayatı farklı açılardan anlamamıza yardımcı oluyor ve her birine daldıkça, dünyayı nasıl gördüğümüzü sorgulamamıza olanak tanıyor.