"Sadece kitap okumak yetmez insana. Bazen meydan okumalı, kendine, hayata ve dünyaya"


Böyle demiş ünlü yazar Tolstoy. Tolstoy'u severim. Anarşist olmuş, nihilist olmuş, boşluğa düşmüş, intiharı düşünmüş, inzivaya çekilmiş ve sonunda Müslüman olmuş. Hem kitap okumuş hem dünyaya meydan okumuş.


Ben gücümü bilirim. Kendimi ve haddimi bilirim. Sınırlarımı bilirim. " istanbuuuuul, seni yeniceeeem" demedim belki, ama tutunmak istedim, düzene muhalif biri olarak tutunamadım. İstanbul'da evden artiz olmak için kaçmış zavallı bir kız çocuğu gibiydim. Sonunda kasaba hayatıma geri döndüm. Kitap okuyorum. Meydan okuyamıyorum. Felsefik felsefik mızıldanıyorum.


Mızıldanıyorum. Sesim güçlü çıkmıyor. Çünkü felsefe bile yapamıyorum. Ezberci eğitim sisteminin yarattığı sıradan bir bireyim.


Okurum. Kimsenin okumadığı bir ülkede, okurum. Hadi önce okuyalım demek gerek. Sonra neye,neden ve nasıl meydan okuyacağımızı bilirdik. Düşünmeyi unutturdular. Faturalar, harcamalar ayın sonunu zor getiren bir milletiz ve bu neden diye sormamız bile suç olabilir.


İonna Kuçuradi, eğitimde felsefeye yer verilseydi, Türkiye böyle olmazdı mealinde bir cümle kurmuş. Survivor, masterchief, gündüz kadın programları gece hepaynı kişilerle haber programları beynimizi çürütüyor. Bi de İnternet var. İşte bu yüzden felsefe okuyalım. Eleştirel düşünmek için, ezber bozmak için. Bugün bir avuç insan, yarın yüzbinler olabilsin diye okuyalım.


Düşünme eylemi yaşamaya yakışmalı.


Ağır başarısızlıklar, hayal kırıklıkları, travmalar, ağır yaşam koşullarımız var. Bu yeni düşünme olanakları yaratabilir, kendi inanç sistemimizi, hayat kalıplarımızı yeniden sorgulayalım. Bugün bir avuç insan, yarın yüzbinler olabilir.


Felsefe, hayatımızın içinde yaşadıklarımızın ne'liğini, yeniliğini, farklılığını, değişimini anlayıp, ona uygun yaşama ve düşünme tavırları içine girmektir. Birey için de, toplum için de sağaltıcıdır. Bugün bir avuç, yarın yüzbinler olalım.


Ben felsefik felsefik mızıldanıyorum. Sesimi duyan da yok. Ama yarın..


Esen kalın,