Ey sevgili! Evet sen, sevdiğim biçare delikanlı. Ey sevgili! Ailesinin biricik evladı. Ey sevgili! Mecalsiz genç sevdalı! Haydi sev benden tarafa. Kulak ver söyleceklerime ve aşkıma.


Altından ırmaklar akan mekanların müjdesini almışsın gibi sergilediğin tavrın, kibirle yürüdüğün yeryüzüne isyanın, senin bir bakışın için güleç olan gözlere asık çehren, şeytanın sinsi kaidelerine aldanışın. Ey sevgili! Mağrur nefis, ne oldu şimdi sana? Ne bu içten içe çığlıkların... Aslında senin bile beğenmediğin tüm bu özellikler uğruna kaybettiğin...


...


Ne oldu sana; hiç oturup da düşündün mü? Hiç kendinle baş başa kalıp hasbihal ettin mi? Sorguladın mı yavaş yavaş kararan, sevdaya kendini kapatan kalbini? İhtilaç etmek zahmetinde bulunmadığın çıkmazın sonunun neresi olduğunu... Senin için verdiğim emeklerimin karşılığını, iyiliğimiz için uğraştığım iyiliklerimi, sana olan sevdamı emanet bırakırken bu uğurda kan döken, can veren kalbimi, aklımı; bu zahmetsiz sevdanın bedelini nasıl ödeyeceğini düşündün mü? Yorma kendini dermanı kalmamış sevgili; biliyorum, düşünmedin. Hatta sevmedin. Düşünerek belki de sevdin ama sevmemiş olmayı, düşünmemiş olmayı istedin. Hep kalbini bana açıp körkütük sarhoş olmaktan korktun. Kaçtın benden sevdanın en büyük düşmanıymışımcasına. Ne kadar da zor geldi sana sevmek, sevilmek. Sanki acı veriyordu pas tutmuş yüreğindekiler fakat hissetmiyordun.


Uzun yıllar vardı önünde kalbini eski yaşanmışlıklardan arındırmak için. Ferah vakitler bekliyordum sana sevdamı kanıtlamak ve sana olan sevgimin veyahut tüm sevgilerin platonik olmadığını belediyelerden anons ettirmek için. Geçmeyecek dakikalar vardı belki de Tanrı’dan bir kerecik af dilemek için. Oysa seven neden af dilerdi ki? Bunu hiçbir zaman anlayamadım, anlayacağımı da sanmıyorum Tanrı’m.


Uyan ey sevgili, uyan! Yetmez mi bu sevdasızlık yüreğine, daha ne kadar sürecek bu yalnızlık? Bu aldanış kime? Haydi yeter artık, kaldır gözlerindeki perdeyi aramızdan! Kısa ömrümüze sığdırmamız gereken özürlerimizi, daracık vakitlere sevgilerimizi, saniyeden küçük zaman dilimlerine aflarımızı sıkıştır. Bıkmadan, usanmadan bir adım daha at bana. O büyük kavuşmaya. Ve unutma ki şairin de dediği gibi:

“Öylesine güzel seviyorum ki seni

Öylesine saf

Öylesine temiz

Öylesine derin

Ve öylesine değil…”

İşte bu satırlar gelsin aklına. Çınlasın ebediyen kulaklarında. Unutma ki öylesine değil.


Ey sevgili! Sev; Özdemir Asaf gibi, Özdemir Asaf! Yeter ki sevdaların ayrılığı olmasın, sev! Sev ki unutmayayım, sen bensin, ben de sen.



13.07.2021 / Trabzon