Yaz mevsiminde okulların tatil olmasıyla Feridun yalnız başına evde kalmıştı. Ailesi ile birlikte memlekete gitmemiş, yaklaşan üniversite sınavlarını bahane ederek evde kalmıştı. Sınava çalışmak yerine gün boyu bilgisayarda oyun oynuyor, internetten tanıştığı insanlarla muhabbet ediyordu. Bunların başına açacağı sorunların da farkındaydı. Ama zeki bir çocuk olduğunu düşündüğü için birkaç gün böyle takılmanın sıkıntı çıkarmayacağını; daha sonra planlı, güzel bir biçimde çalışarak kaybettiği zamanı telafi edeceğini düşünüyordu. Birkaç gün oyun oynadıktan sonra sıkılmaya başlamış, yavaştan artık defterini, kitabını çıkarmış; eksik notlarını tamamlamaya çalışıyordu. Ama başına pek küçük olmayacak bir sıkıntı çıkmaya başlamıştı. Her derse başladığında sıkılıp yeniden bilgisayar başına geçip oyun oynuyor, oyunda kaybettiği zamanı misliyle derse ayırmayı düşünüp kendini böyle teselli ediyordu. Ailesi birkaç günde bir arayıp durumunu soruyordu. Her seferinde iyi çalıştığını söylüyor; ribozom, mol diyor, telefondakiler ise aferin aferin diye kapatıyordu. Bir gün babası “Oğlum bu ne ribozom, molmüş; bitmedi mi bu konu?’’ deyince artık yeni şeyler öğrenmenin vakti geldi deyip telefonda iken kütleden, kuvvetten bahsediyor, etkili olsun diye araya fotosentez, Faraday koyuyordu. Telefonu kapattıktan sonra ise “Bu mol bana girecek.” diyor kendi kendine ve bir türlü konuya hakim olamadığı için Avogadro’nun sülalesine sövüyordu. İnternetten izlediği ders videoları uykusunu getiriyor, biraz kafa dağıtmak için başka videolar izliyor ve her ne hikmetse kendini arama motorunda big boobs, wet girl gibisinden kelimeleri yazarken buluyordu. Ondan sonra ise moralinin bozulduğunu düşünüp tekrar oyuna giriyordu. Farkında olmadan bağımlılık yapan bir döngünün içine girmiş, ne kadar çırpınsa da bir çıkış yolu bulamıyor, aksine artan öfkesiyle daha derine batıyordu. Ama evde tek başına kalmayı hiç de öyle hayal etmemişti. Tek başına kalınca sorumluluğunun bilincinde olacağını düşünmüş; içinden okul, aile ve arkadaşlarından gördüğü desteği baskı olarak nitelemişti. Şimdi tüm zincirleri kopardığı halde asıl köleliğin şimdi başladığını anlıyordu. Şeytanın kucağına düştüm, diyordu arkadaşlarına ama aksine sadece boşluğa düşmüş, onu tutacak tüm zincirleri kendi iradesiyle bırakmıştı. Neyse ki iki ayını kaybettikten sonra iyi bir ders çıkarmıştı. Artık arzu denizinde bizi kurtaracak tek şeyin irademizle kendimize vurduğumuz zincirler olacağını anlamıştı. Yine de arama motoruna wet, boob, naked girl yazmaktan geri durmadı. İngilizcemi geliştiriyorum, diyordu kendi kendine.