Fark etmeksizin zihnimi dolduran, var ama yok olan düşünceleri sarhoşluk sonrası rahatlığı isteyerek yanlarına bir adet daha eklerken yanımda bir insan vardı, konuşuyordu, kendinden bahsediyordu, dünya ve kendi hakkında zerre kadar bir şey bilmezken kendi zengin dertlerini anlatıyordu. Herkesin zorunlu olarak bulunması gereken yerler vardır, genelde bu yerlere ilk geldiğimizde insanlık olarak kaynaşma bekleriz. Ama benimki kaynaşmanın tam tersi, kendini koruma alışkanlığı olmaktan başka bir şey değildi. Onları dinler, onlarla kalıplar kurar, sohbet eder ve yanımdan gitmelerini beklerdim. Böyle insanlardan kurtulduğumu sanırken bir tanesi okuldan çıkarken omzuma dokunmuş ve beni şu anki duruma sürüklemişti. Dersler İngilizce, ne yapacağım ben? Ben, matematiğimin iyi olduğunu sanırdım ama yeteri kadar iyi değilmiş derken neden bu bölümü okumayı seçtiğini sormak istedim ama bunun cevapları belli sıkıcı şeylerdi. Daha ona ipucu veren ve etkili bir soru sormaya karar verdim, aslında vermedim, kendimi korurken hep bunu sorardım, hatırladım. Ama eminim, ilk başta bu soruyu sorma nedenim de buna çıkıyordu.

—Kendini tanıyor musun?

—Kendini tanımak ne demek kanka?

İlginç, genelde kendimce bu protokolü uyguladığım insanların çoğu sanki kendini tanımak ne demek biliyormuş gibi saçma cevaplar veriyordu. Bu soruyu sormuştum.

—Aslında kendini tanımanın anlamı basit ama uygulaması çoğu insana göre zor olan bir şey. Mesela hayatındaki zamanı neyle, nasıl geçirmek istediğin, nasıl insanları sevdiğin, nasıl sohbetlerin ilgini çektiği vesaire vesaire... Bu, hayatında maruz kaldığın şeyleri anlamanı sağlar; kafanda bana anlattığın soru işaretlerinin yerini doldurur. Ama bunun için dünya hakkında bir sürü bilgi toplamalı, kitap okumalı, kendini sınamalı, anlamalısın.

—Anladım sanırım, bu yaz buna benzer bir şey oldu...

Bir şeyler dedi ama hatırlamıyorum, nasıl bir insan ciddi, aşırı derecede dünyada ama dünyadan alakasız yaşayabilir anlamıyorum. Can sıkıntısı, umarım bu insanları da şekillendirir. Zengin insanların iletişimsizliğindeki yetenek içindeki yeteneksizlikle bana görüşürüz dedikten sonra ondan yolda ayrıldım. Başka bir yola sapmışken anılarım zihnimden gözümün önüne yansıdı, bugün zihnimin zamanı büküp gözümün önüne gelmesini bu saçma olay başrol oynarken bana iğrenç bir can sıkıntısı, bulantı ve yüz ifadesi bırakmıştı.