Karşısına geçmiş yüzünü buruşturuyor  dağınık haliyle ve uyumsuz kıyafetleriyle bir kaostan  fırlatılıp atılmış ,yakalayabildiği eşyaları da aceleyle üzerine geçirip Canını zor kurtarmış gibi duruyordu 

Havaya kaldırdığı eliyle bir gel hareketi yaptı. Atik bir cevapla ona doğru yaklaşan garsona;  bana  bir beyliss getir diyerek seslendi. Garson masaya ulaşamadan  emre uymak için geri döndü.

Sesinde  yorgun  bir tavır,dış dünyadan  kopuk ve kendi içine dönük  kayıp bir hal vardı.


Sözlerine

Üzgünüm zamanım yok.Biliyorum bana kızıyorsun. ama işler o kadar karmaşık ki. Şimdi burdan kalkıp iş  yemeğine  gitmeye mecburum. Şu saate kadar da görüşmeye gelenleri takip ettim. Hala buradaki ofise yeni eleman bulamadılar biliyorsun.anlatmıştım

Diyerek başladı.


Üzerine geçirdiği gri ceketi kıyafet  uyumsuzluğuna bir noktada;renk birliğinde son vermişti.

Bitmek bilmez bir grinin içinde ellerini sağa sola sallayarak konuşmasına devam etti.

Havada dört dönen tavan yelpazesi gibi savrulan uzun parmakları ağzından çıkan sözcükleri harflerine kıyarak kendinden uzaklaştırıyor sesten kıymıklar tek tek kadına saplanıyordu.

-çok yorgunum

-kendime  zaman ayıramıyorum

-o kadar çok şeyin peşinde koşuyorum ki inanamazsın

-yine sadece 3-4 saat uyuyabildim

-babamın rahatsızlığını biliyorsun haftasonu yine hastanedeydik

...

Beylis geldiğinde kadın ayak bileklerine kadar kırmızı kanına bulanmıştı. Garsonu düşündü, kaymasın diye pelteleşmiş sıvıyı ayaklarıyla eteklerinin altına kadar sakince ayak  parmak uçlarından süzülen bir narinlikle çekti; ve gülümsedi.


Erkek anlatıyordu. 

Hesabı sorulamayacak bahanelere bulanmış bolca suçluluk boşalttı kadının üstüne . Sırıl sıklam kaldığını görünce de ayaza çekti.

Kadın  tir tir titrerken; iş arkadaşının cebine sıkıştırdığını söylediği,  her sözcüğünde sihirli bir değnekten güç almak istiyormuşçasına parmaklarıyla masanın üzerinde yuvarladığı ince prosunu yaktı.

Sonra boşta kalan eliyle tuttuğu geniş ağızlı küt kadehinin içindeki havalı içkisini yudumlamaya çalışırken  damlalar üzerine döküldü .

Düştüğü bu gülünç hal yetmezmiş gibi  kelimeleriyle yarattıp canlandırdığı   sefillik salıncak olup parmaklarının arasındaki ince puroyla dudakları arasında gitti geldi.

 

Hal meczuplaşıp sıradanlaşınca. Kadın derin bir nefes alıp.

Ne önemi var  şimdi burdasın ya ...  dedi


Siktir git de denmezdi çünkü

Bu gençliğe yakışmazdı  


İnce bilekli narin bir geyikti

Ormana meraklı kurda sokulgan

Saf da değildi de

Merakına yenikti

Denmezdi işte 

Başkasının filmindeki kahramanlıklara 

Film çekilsin dert buysa o hoca övülsündü işte…