Tedirginliğin üstünde bir telefon sesi kapladı. Heyecanlandı, bekledi. Telefondan ''aşağıya gel bekliyoruz " dendi. Gitmeliyi miyim diye düşündü, telefon ona ait değildi çünkü. O çağrılmamıştı. Önemsemedi, takılmadı böyle küçük şeylere. İndi aşağıya, indiler. Sigarasını yaktı. "Burdayım siz devam edin. Bu filmde benim sahnem yok." Ama o gün orada daha önemli bir şey farketti. Onun hiç filmi olmamıştı. Bırak konuk oyuncu olmayı, figüran bile zor olmuştu. O ise tek bir sahne için bütün filmleri ezberlemişti.Digerleri için film devam ederken onun için jenerik akıyordu. Başkaları yeni başlarken filme ellerinde patlamış mısırlar, o çoktan bitmişti. Yazık film başlarken su bile almayı akıl edememişti. Eğlenceli bir komedi yahut romantik komedi beklerken nasıl da sarmıştı Nuri Bilge Ceylan. Kuru otlar üzerinde değil soğuk bir yurt sandalyesinde. Üstelik ağlayamıyordu da peçetesi yok diye. Kendini asmışsa yüz kiloluk bir zenci. Kimse suçlamasın ipi. Dersine çalışmamışsa almıştır.