Uzun cümleler kuracak takatim kalmadı ve puslu kelimeler şehrinde konaklayacak mecalim. Bir şeyler değişsin diye çabalamak anlamsız geliyor soğuk bir kışa uyanınca insan. Bitince yine de bitmeyen şeylerin ardına sığınıp yok yere tüketirken kendimi küllerin ardından toparlayacak bir ruhum kalmadı. Üstümde yıllar öncesinden kalma ölü aşklar ve ölmüş savaşlar var. İç sesim duyulmasın diye fısıldadığım bazı örtük kelimelerim. Şimdi tufandan kurtulmaya çalıştıkça fırtınada gözü kör olan kırlangıçlar gibiyim. Leşlerin ziyafetinden aç dönen. İmgelerim eksik kalıyor dar ağacında sallanan hayalleri anlatırken. Şimdi biz tüketilmiş sevdalar ve hiç var olmamış sevgiler ülkesindeyiz. Hepimiz doğarken sahip olduğumuz duyguları bu ütopik hayatta yerine getiriyoruz. Öfke kan ve kin. Bir insan on yedisinde ne kadar kalbiyle sınanabilir ki ? Antidepresandan daha güçlü kılıyor yaşamak sancısı bizleri. Mecburiyetlerimiz ve görünsün diye maskelerimiz. Kırlangıçların şöleni ve gece kelebeklerinin ölüm dansı savaş hukuku geliştirdi modern çağın insanı bu da bir çeşit savaş güdüsünü meşru kılmak içindi. Sonra da bu hukuku çiğnedi daha modern olduğunu düşünen insan. Bir ademden iki ayrı oğul dünyaya geldi biri Firavun olmaya biri Mısıra hükümdar. Taş kağıt makas ve insan kanı bu bir tragedya. Kahraman olduğunu sanan takım elbiseli bir adam ve insanlık dışında bir ideolojiye gerek olmayan taraflar. Bir gün bu nehirler ulaşırsa şayet denizlere güneş bir mızrak boyu yükselince çıkmak gerek yola. Ama kim neden savaşmıyor kendi firavunuyla. Güçsüz kılınca dünya seni ve elinde yeterinde savunman olmayınca onurlu bir duruş gibi kalınca ölüm yaşamanın yanında insan yalnız kendi firavunuyla savaşıyor günün sonunda. Lakin ölmüyor firavunlar biz Mısıra hükümdar olmadan. Beklemek geçmesini zamanın ve yolları usandırmadan aşkı ve savaşı usandırmadan yani haklı olduğun her şeye ve herkese mekanizma geliştirmeden kazanmak mümkün mü özgürlüğü. Tutsak bedenler tutsak düşünceler tutsak duygular ve kutsal kelimeler merhaba yeni dünya. Zeytine limona ve sana yemin olsun ki bizim savaşımızla onunki aynı değil bu dünyada. Ve diğer dünyada. ilelebet esir olmaz hiçbir uçurtma. Sarı sıcak ve öncesinden daha güçlü yollarım. Kuyudan çıkıp hükümdar olmayacak bir daha kimse lakin kendi firavunumla savaşımda bir son yazılacak elbette. ve bilir ki herkes:
firavun öldü diye ağladığım görülmemiştir. Üzülmek belki. başka sebeplere...