iç dikiz aynasının kenarına sıkıştırılmış küçük bir fotoğraf parçası geçip giden arabaların farlarıyla bir parlayıp bir sönüyor. eski evlerinde çekilmiş olmalı. herkes gülümsüyor. tam ortada kendisi, sağ yanında küçük oğlu ve kolunda bir kadın. gözlerini fotoğraftan yukarıya kaldırıp arka koltukta oturan küçük çocuğa baktı. uyumuş olmalı. pencereyi açtı. soğuk bir esinti içeriye dolarken sigarasını yaktı. arabayı iyice yavaşlattı. saat gece yarısını geçmiş, yollar sakinleşmiş, günün yorgunluğu üzerine çökmüştü. derken giderek yükselen siren sesleriyle irkildi. sol dikiz aynasındaki polis arabası hızla yaklaşırken sigarasını söndürüp derin bir nefes aldı. direksiyonu tutan elleri titriyordu. aralarında birkaç metre kala siren sesleri bir anlığına yavaşlayıp ardından hızla uzaklaştı ve arkasına yaslanıp alnında biriken terleri sildi. fotoğraf parçası bir kez daha parıldadı. kızarmış gözleriyle yeniden baktı resme. ardından sağ eliyle yerinden çıkarıp avucunun içine aldı. bembayaz dişleriyle gülümseyen kadına baktı bir süre. en sevdiği kıyafetini giymiş üzerine. dimdik duruyor kollarında. direksiyonu bırakıp iki elinin arasında tuttu fotoğrafı. ve özenle yırtarak kadını resmin içinden çıkardı. fotoğrafın yeni haline bakıp gülümsedi. sonra da ait olduğu yere koydu. elinde kalan küçük kağıt parçasına ne yapacağını düşünürken telefonu titredi. arıyor işte. kapattı. art arda mesajlar sıralanıyor. biraz sonra da annesi, babası ve diğerleri de ısrarla aramaya başlıyor. telefonla kağıt parçasını üst üste koyup gülümsedi ve ikisini de açık penceren dışarıya attı. arka koltukta oturan çocuk sayıkladı. dikiz aynasına sıkıştırılmış fotoğraf parçası bir kez daha parıldadı ve derin bir karanlığa gömüldü...