Merhaba Sevgilim,


Sana bir gün veda edeceğimi hiç düşünmemiştim. Normalde her şeyin enini boyunu düşünür ayrılığa da her zaman kendimi hazırlardım. Ama nedense sana olan inancım o kadar yüksekti ki bir gün sana veda edeceğimi düşünmemiştim. İnancımdan kırdın beni, keşke yapmasaydın.. :)


Sana olan inancımın, sana olan geleceğe dair hayâllerimin bu kadar çabuk yıkılabileceğini düşünmemiştim açıkçası. :)

Her zaman her şeyi düşünür ona göre önlemimi alırdım, onun bilincinde olup ona göre davranırdım. Ama bu sefer önlem almamıştım, çünkü sana güveniyordum…

İnancım inanılmaz tamdı…

Beraber yola devam edemeyeceğimizi eninde sonunda anladım. İçimde hep bir umut vardı ama yaşadığımız onca şeyden sonra anladım ki o umut bizim için yokmuş...


‘’O yüzden senden daha önce yapmam gerekirken yapmadığım için önce özür diliyorum.

Sonra da seni özgür bırakıyorum.’’


Yaşadığımız tatlı anılarla hatırlarız umarım birbirimizi.

Umarım hatırımızda kalan, beraber yaşadığımız o güzel günler, o güzel anlar ve o güzel zamanlar olur.(Her ne kadar beni yok etmiş olsan da seni güzel hatırlayacağım)

Ettiğimiz kavgalara rağmen araya sıkıştırdığımız küçük ama mutlu anılarla hatırlarız umarım birbirimizi.


Söylemek istediğim birkaç şey var sana.

" Sen hayatıma girdiğin zaman, dünyada -hâlâ- güzel şeylerin olabileceğine dair inancımı tazelemiştin. Çok inanmış, çok mutlu olmuş, çok şaşırmıştım ilk zamanlar. Kendimi rüyada gibi hissetmiştim. Nasıl demiştim ya, nasıl böyle olabilir ki? " olmadı da zaten. Çok fazla yürütemedin, yürütemedim, yürütemedik...


Bitmiş bir ilişki için çok çabalamaya çalıştık ama onu da elimize yüzümüze bulaştırdık. Tek taraflı çaba da olmuyormuş zaten. Tek taraflı çaba derken bencillik mi ediyorum dicem ama üzgünüm, bence bencillik etmiyorum. Ya da ediyorsam bile bu sefer hakkım!

Neyse, yine suçu sadece sana atmamam gerekiyor ne de olsa ikimiz yaşadık her şeyi…


Sen sadece kendi bildiğin gibi ilerlemek istedin. Buna da benim yapabileceğim çok bir şey yoktu zaten. Denedim ama başaramadım…


Senin yolun farklı, benim yolum farklı. Çok geç oldu ama anladım. Aslında daha önce anlamıştım ama veda etmeye cesaret edememiştim. Veda etme zamanı bu zamanmış demek ki...


Artık özgürsün, dilediğin gibi yaşayıp dilediğini yapabilirsin.

Umarım mutlu olursun…


Keşke o minnacık hayatında bana da yer açabilseydin…


Belki bende farklı olduğunu bildiğin içindi bu şımarıklığın ya da ben bunu şu an şımarıklık olarak görüyorum. Ama bence bu, bu senin şımarıklığındı. Şımarık, yaramaz, küçük haylaz çocuk :))


Seni anlamaya çalıştım, belki de kimseyi bu kadar anlamaya çalışmamıştım ama anlayamadım seni dimi? Hep böyle düşündün ve hep böyle düşüneceksin. Ben seni çok iyi anladım daaa sen beni zerre anlamadın...

Söylesene, neden böyle oldu?

Hep mi ben yani? Gerçekten mi? Keşke seni birazcık memnun edebilseydim… :) Eminim sen de aynı şeyi benim için düşünüyorsundur, keşke ben de seni memnun edebilseydim diye.. Aslında beni memnun etmek, kendini memnun etmenden daha kolaydı bunu sen bile benden iyi biliyorsun. Ama olmadı işte. Ne sen beni ne de ben seni.. Birbirimize yetemedik işte...


Olsun ama canın sağ olsun, işlerin yolunda gitsin o da yeter.

Umarım gönlüne göre, umarım istediğine göre olur hayatında her şey…


Diğerlerinden farklıydın keşke farklı olarak kalsaydın da sana bu kadar kırılmasaydım..

Diğerlerinin kırgınlığı hiçbir şeydi gözümde. Ama senin kırgınlığın bambaşka bir seviye, teşekkür ederim… Sebebi ne peki, bunu biliyor musun? Hemen söyleyeyim, sayende ben, ben değilim artık...


Belki sen de bana, keşke bekleyebilseydin diyorsundur ama yoruldum artık...

Önce içimdeki kız çocuğuna veda ettim,

Şimdi sana veda ediyorum.


Benden bu kadar,

Pes etmem gerektiğini anlayalı çok uzun zaman olsa da içimdeki ufacık umut parçasına tutunmuştum...


Ama artık,

Artık pes ediyorum.

Artık beklememem gerektiğini, iyi şeylerin beraber olamayacağını biliyorum.


Hayatına çizeceğin yeni yolda tüm kalbimle mutluluk diliyorum sana..


Yol senin olsun.

Yolun açık olsun.

Hoş kal,

Hoşça kal…