bozuk saatlerin sarkacında sustu gün

ufak tefek haykırışlarla yetinmedi

önce kaygılı bir çığlık

değindi gölgedekilerin üstünde

hatta hayal meyal yürürken

bırak da yürüyelim 

gece üçte

esintisi duyulsun hilekâr saçların

o meydanda

ayan beyan senelerce

tutsak sevincimizin merasimini kutlayalım

yıkılası dağlar geçit vermezse

ümidi ardımıza alıp

ürkek kahkahamız patlayana dek

inatla böyle koşar adım

hikayemizi anlatalım 

lüzumsuz kinayelere aldırmadan

değsin kalem kağıda

gönlün yazı var, 

kışı var

büyük sularda sabredenin 

cenneti var

bir oldu bittiyle feshedilen

duvardaki fotoğrafın serzenişi var