Islak tuvalde resmin, zihnimde anlam kuraklığı,

Düşüncelerimde tanelenen benliğin.

Bir ceylan zarifliğinde, bunca vahşilikten uzak,

Ellerinde yaşlı zaman demetleri.


Şişemde son kadeh şarabım, tatsız, nahoş,

Aklımda ne çiçek tozu, ne çamur.

Eğer ütopyaysa gerideki son sığınak,

Sen kaldın memleket bana.


Ilık ılık dolarken kadeh, bırak sen aynaları

İnsan ölecek yaştayken, ona geç kalma.

Bana bir hayat bağışlayan saçların,

Boynuma dolayacağım urganım olacaktır belki de.


Lümpen bir hayat yaşadım, senden evvel

Bir yağmurla geldin, güldün, mütemadiyen hürdün.

Gülüşün, gündönümüdür

Adı unutulmuş günlerde,

Eskimiş, kimliksiz, silik parşömenlere yazılan.