Gece bir çivi daha çakarken tabutuma
Peygamberi kapına bekçi olarak yolladım
Asra düşen bir aşk haberiydi
Kameri bir aydınlıkla gökyüzüne sığınan
İçimde kaç surenin kırık ezgisi
Kaç ayetin vebali kaldı
Dilime dolanmış elemle bana yük oluyor
Binlerce sözün karşılayamadığı bir sessizlik
Göğsüme apoletler niyetine yerleşiyor
Gece bir çivi daha çakarken kalbime
Değirmen taşı öğütüyor kalbimi
İzbe bir hazanın sapağında
Kalbimi emanet ettiğim kişi çoktan unuttu o gazeli
Bir ağıt kaldı geriye kalbimden
Ağzımda kurumuş dille
Sözlerini haykırıyoruz anın bahçelerine
Karabasanlarla uyanıyorum şafağa renk düşmeden
Bir rüyanın en acımasız sahnesinde
Gam adına nöbetli bir nefes
Dilimin tamamlayamadığı o eksik hece
Zihnimde dar ağaçına takılıp kalıyor
Bir ilkyaz dönümü belleğim
O kadar silik, o derece uzun kalıyor
Musalla taşı merhametiyle bir kalp
Gamzelerinde saklanıyor eşkiyalardan
Talan edilmiş zamanın izinden
Gözlerinin takılıp kaldığı noktayı arıyor
Gece bir çivi çakarken gözbebeğime
Hayalinin pıhtısı zihnimde aksediyor
Pergelle kalplerimizin uzaklığını ölçmeye kalkışıyorum
Kağıdın sarısına düşer hüznümün gölgesi
Kağıdın beyazına düşer harflerim
Her harf seninle benim aramda koskocaman bir yalnızlık
.