Kalemin kağıda değdiği ilk noktadan başlayarak süslüyorum geceyi

Yazdığım ilk şiir, okuduğum son kitap , en çok dinlediğim şarkı

Yokoluşsal düşüncelerim, varoluşsal sancılarım

Küflenmeye yüz tutmuş umutlarım

Anılarım, aklıma dahi sığdıramadıklarım

İçime doğru akıttığım bir hayli utangaç gözyaşlarım

Kederli tutsaklıklarım , lafıgüzaf sözlerim, tozpembe yalanlarım

Geçmişim , geleceğim, yarının hülyaları

Dur durak bilmeden küstahça akın ederken beynime

Mısra mısra , kalem kalem anlatırım geceye

Gece ağlar , gece susar, tenhalığında kaybolur

Geceden bir saat, benden bir ömür gider

Her saat başı yeni bir acı doğar bedenime

Dakikaları sayarım, saatleri kovalarım

Kendi kusmuğumda boğulur

Aynanın karşına geçmeye çekinirim

İnlemelerim yankılanır boşlukta ,bir su dalgası gibi git gide büyüyerek

Hiçliğin verdiği acı baskın gelir, çığlıklarım daha şiddetlenir , hırçınlaşır yavrusu elinden alınmış ana misali

Gözüm görmez , ufkum daralır , mermi daha namludayken kana bulanır

Üşüyen ellerimin oluşturduğu yumruk masaya iner ansızın

Uyuyan canavarı uyandırmışımdır artık

Ben ki kendimin yarattığı canavardan korkarım

Zapt edip de sokamam inine , döndüremem uykusuna geri

Aklımın üstüne basar , düşüncelerimi bir hamam böceği gibi ayağımın ucuyla ezmeye çalışırım

O hamam böceği büyür gözümün önünde, devleşir birden

Beni ezer, toza çevirir, küllerimi üfler geceye

Ufak ufak eksilirim kendimden

Birleştirilemeyecek üzere dağılırım

Sonra şizofrenik sesler celallenir

Bir kadın çığlığı , bir bebek ağlaması duyarım

Aklımı kaybetmenin doruklarına ulaşırım

Uzun uzun dinlerim , yavaş yavaş alışırım seslere

Sabah olmasını bekler, olunca da korkarım

Çünkü bir daha olcak tüm bu şeyler

Ve ben bu gece döngüsünde takılır kalırım