Anlık bir karar verip aylardır dura dura kokmaya başlamış hırkasını sırtına geçirdi. 

Anahtarını, kulaklığını ve sigarasını cebine koydu.

Ayağında duran çorabı dahi çıkarma gereği duymadan terlikleri ile çıktı yola.

Belki bir bankta, belki de yürümeye mecali olursa sahil kenarında huzur bulmak istedi.


"Bu gece:

Yıldızlar hiç parlamıyor isyana kapılmış,

eylülün gidişinin yaklaşmasının da hüznü içinde buğulanmış gökyüzü...


Kim bilir ekime gebedir sabahlar, sonraki sabahlar ise kasıma ve sonrası da aynı sırayla; kendinden öncekinin hatalarının yükünü üstünden atma hırsıyla devir ediyordur birbirine güneşi.


İnsanlar olarak bizler de aynısını yapmıyor muyuz? Bizimki kusur değil de zamanın döngüsü mü sorun size ya da bize?


Ne önemi var ötekileştiren kavramların sen seni anlayamadıktan sonra, hislerinin en ötesinde yine sen varsın! 

Ya da sadece şu anki hislerin kuruntusudur tüm bunlar.


Neyse, saat geç oldu, çakmağı unutmuşuz, sigara da içemedik.

En iyisi dönmek eve, uyumaya çalışmak.

Daha hızlı devir etsin diye günler."