Çocuk doğdu. Sokak oldu adı. Yalıtıldı. Gündüz, görevini yapamadı. Rızklar ağır bastı. Pistonun altında kalan çocuk zar zor kaçtı. Onu bulmalıyım.
Buldum. Bulmak kolay. Sonuna kadar bekleten insan bahanesi. Karşımda. Soruyor bana. "Gece niye battaniye?" Cevapsızım. Çalışmadım buna. Bilmediğim yerden çıktı soru. Gündüzle kavgalıyım. Yıldızlarımı kaybetmemeli. Bir ağrı girdi. Akşam yediğim yıldız batmış olacak. Çocukla ilgilenmeli. Ürkek bir hayvan gibi davranışları. Hayvanlaştırılmış. Evsizlik ile evcil.
Göz kapakları yanaklarına kayıyor uykusu var ama öyle böyle bir uyku değil bir de üşüyor ama ne üşümek ne üşümek ben bilmem cevapsızlık daha kaçışlı bir cevap başlangıçtaki leyleklerle cami avlularına dolan seslerin kulağından gözüne kadar ulaşması benim suçum mu çekiç örs üzengi en günahkar bakıyor bana ama nasıl bakmak mastar kalmak ister fiil yanaklarında asker kamuflajı mı sokakların pası mı anlayamadığım
Soruyu cevaplamadığım için kızdı bana. Gündüz yorgunu. En son üşüdüğü anı hatırlarım. Bir restoranın camından içeri bakıyordu. O anda camın içindeki silisyumlar harekete geçti. Gündüz söyledi bana da. Ama restorandakiler fark etmedi. Çocuk eli silisyumla tepkimeye girerse cam oluşmamalı. Epitel ile yemek arasında engel. Kimyayla konuşmalı. Kaderle konuşmalı. Gündüz defterime yazdım.
Battaniyelik yapmaya geldim. Her günkü işim. Dik dik bakıyordu bana demin kocaman gözleriyle. Kocaman çünkü ağlamak. Mastarını çekmeye gerek kalmadan. Çeken çekmiş zaten ağlamaktan. Örümcekler bıktı artık çocukların yüreğini ağlamaktan. Sevgi terk etmiş. Karşımda tek örneği. Keşke tek örneği. Bakmaya devam. Baktığı anda gözünden kader fırlatan. Azot ve oksijen kaçıştı. Geceyim başka bir vasfım yok. Seni sarmaya geldim. Yat. Yattı. Üstünü örtmek için çabaladım. Küstüm otu. Figür cenin. Latince değil Türkçe. Kapladığı yer 1 m², sarmaya çalıştığım yer sonsuz metreçare. Yetmez. Sayılaşamam. Karşımdakinin gözleri trambolin. Baktıkça sekiyorum çaresizliğimle birlikte. Sonsuz bir döngü.
Dışa vurduğu çocuksu renklerin geceleşmesini seyrediyorum. Manzaranın tam içindeyim. Manzara buradan güzel değil. Fotoğrafı çekilmez. Kimse de bizi çekmez zaten bu saatte. Bu çocuğun tek turisti benim. Tek kişilik dünya turu. Dünyanın tanımı çocuklardır. Dipnota gerek yok. Asterisk bok yemiş. Asteriks oyuncağı çıkmış. Çocuk oyuncağı. Ama yok oyuncağı. Oyuncaklarını yiyor. Sindirim sistemi tanımlanmamış. Koder fabrika ayarlarından sonrasını girmemiş. O kalbine bir çizik atmış kader. Midesi bulanmış keder. Harfler sonra ne der. Harfler saldırır. Avcılık toplayıcılık döneminin esas şimdi yaşandığı çağımızda avladığımız topladığımız çocuklar ve bunlar için bir halta yaramadığım geceliğim giysem ne olacak sarsam ne olacak içimdeki akarlar çocuğu hasta eder mi yoksa çocuğun rüyalarına akarlar mı bize bakarlar mı bakmasalar da ben bakarım sana geceliğimi giydiririm hayallerini istikrarlaştırırım gözünün kapaklarının tam açılamadığını bilsem de kocaman bakışlarından sonra kapanana kadar geçen saymak istemediklerimde seninle beraber abaküslerdeki üşengeçliklerimi sayarız ya da kelimeyi üşügeç yaparız üşü geç sen de üşüngeç olursun düşüngeçlerime düşüngeçler düşünmeye mi yarar düşünüp geçmeye mi
Gündüzle randevum var yarın çocuk. Uyu. Karanlığı hurda bir eşya sanmıştın. Geri dönüştüm. Atık toplama kutusundan geri geldim ve sana sunduğum şeylere bir bak. İki denizin karışmadığı yer. Battaniyemin birleşip de seni saramadığı yer. Oradan azot ve oksijen kahkahaları. Devlet adamı sarayları. Tas kebapları. Tikellerin tiki var. Giren girene. Kapatamam. Girilmez alan. Girilmez mi aldın ama hayata da girilmez alabilirdin. Bunu sen seçmedin. Sardım sarabildiğim kadar. Orayı kapatamam. Silisyumla konuşmalı. Camlaşmak istemezse seni asker kamuflajsız masaların üstünde yanağını sürte sürte yakmalı dünyanın bütün kibrit çakmak zippo kamp yıldız balkon çadır ocak piramit ateşine haber verdim hepsi buraya hepsi senin suç benim çünkü seni üşüten benim üşügeç ve düşüngeç olmamızı isteyenlere olmayacağız dedim vurdumduymaz vurmadım yine kimse duymadı silisyum geldi ateşler geldi dünya ısınanlar buluşması yapıldı kravatlar takım elbiseleri ruganlar bakınca kendini görüyorsun parlak ama ayakkabı temizleyen çocukların bu gecede yeri yok kombinlerle bizimle değilsin jürilerin koltuklarındaki sıcak pamukların kaba etlerle reaksiyonundan ortaya hiroşima çıkması popom bombası vitrinde duygular değil kaba etler ve halk onayı kasap. Buluşma bitti. Isıtana kadar yıldızlarımı kaybettim. Her gün bu oluyor. Isıtana kadar buluşma bitiyor. Yıldızlar karnımı doyururdu. Kaybetmişsem o da kaybetti. Gaybetti. Belki de benim bilmediğim bir şeyler vardır. Bundan sonra benim adım gayb olsun.