Sen acıyı bilmediğimi zannediyorsun,

Hangi yönden geldiği bilinmeyen bir rüzgârın ufak bir ürpertisi yalnızca,

Bir titreme ve adımlarında bir değişiklik olmaması insanın.

Teğet geçmesi kalbe, bir mekânı bile olmaması.

Sen acıyı bilmediğimi zannediyorsun.

Acın bir dağmış senin, dağına yaslanmışsın durmadan

Tepesinden bakmışsın tüm acılara, küçük görünmüş ne varsa.

Elbette yetememiş benim rüzgârım dağında bir taşı yerinden oynatmaya.

Bilmem ihanet midir bizim olmayan acıyı anlamak kendi acımıza?