Yalnızlığın evinde otururken

gelip kapımı çaldı 'Gece'

Ayı ve yıldızlarını göstererek

Dedi

Ben geldim, çık

ev bildiğin kör kuyulardan,

yaralarının derinliğinden,

Çık gömüldüğün o

duası okunmamış

isimsiz mezardan



Korkuyordum görünür olmaktan

Biliyordum.

Gece bilirdi

Kendi gölgesine saklandığımı,

bir serçeden çaldığım ürkek tedirginliğimi,

Virane göğümü bir kuyuya sığdıramadığımı,

Aya tutulmuş güneşimin ışık saçmadığını,

Gün yüzü görmediğini adımın.



Tanırdı beni gece

Bilirdi yaralarımın dağ oluşunu

Ve dağın

ardında doğurduğu tanıdık çocuklarını,

ayını ve yıldızlarını...




Dört koldan arararlardı beni

Ben ise hiç sığınamadığım güneşe

durmadan koşmak isterdim hep

Kaçardım

Kaçardım



Bir hırsız gibi

gecenin civarında dolaşırken ben

Görünmekten korktuğum yaralarım,

Yalnızlığım,

Ölümünü beklediğim yıldızım,

Öksüz penceremin susuz çiçekleri

ve yaralarını annemin dantelleriyle örttüğüm o heybetli dağ...


Hepsi

üzerime devrildi.



Ve sonra

içine çekti beni,

bütün aşıkların

ve günahkarların sığındığı

gecenin girdabı.



Ey yeryüzünün bütün ayetleri

ve

sevgili..

Duyun beni

Yakalandım


Karanlıkta,

derinlikte ve yalnızlıkta


Boğuldum

Bo ğul dum

B o ğ u l d u m ...