Bürokratik liderleri ilah ediyor güney kutbu penguenleri. Ve her düşünen özgür zannediliyor. Kargaların hepsi beyaza boyanıp sokağa salındığında sokağa çıkma yasağı onlar için geçerliliğini yitiriyor. Tıpkı hayaletlerin umumi tuvaletlere para vermemesi gibi. Çarklar dönüyor. Çarklar kafaların içine sıkışmış. Ve bir parça fedakarlık zorunluluk artık. Kitap okumadan yazı yazılırsa olacağı bu. Yıkık döküklük, gözlerin sürmelerinde Polonya’dan beter halde. Bir zırhlı tank, çirkin ördek yavrusuna karşı. Bahisler bire on. Bazı hisler dünyanın onda biri. Sayı hanesine yazılamayanlar anı defterine yazılıyor bir kuru gül yaprağının eşliğinde. O da geride kaldı.

Kağıttan yapılmış kedi merdivenlerini insanlar kullandığında çökmesinin suçunu müteahhitlerde mi arayalım? Bit pazarında böcek ilacı satan esnaf gibi aç kalırız sonra. Ortalıkta kalırız sokak lambasının gölgesi gibi. Tanrı evreni yaratmadan önce yalnızsa eğer, insanlar yalnız kaldıklarında Tanrı gibi hissetmiş olmazlar mı? Yalnızlık bir lütuf değil de ne o halde?

Gece sarhoşluğu bir başkadır, insanı sarhoş değil sadece hoş da yapabilir. Ya da reçetesini okumadığımız bir ilacın sonradan yan etkisi olabileceği ihtimali aklımıza geldiğindeki gibi telaşlandırabilir de bizi. Acil durumlarda camı kıralım. Kırılan cam parçalarına bakıp intihar etmeyi düşünen haylazlara sabahtan akşama kadar ip atlatalım. Aynı ipi boyunlarına dolayıp işi çok daha kısa sürede yapmak varken böylesi çok daha yıpratıcı olacaktır.

“Herkesin kendisiyle dertleşmesi gerekli. Yoksa modern dünyada bizler de antidepresan kullanan gazoz kapaklarına dönüşürüz. Gaz sancıları güz sancılarını bilek güreşinde yenebilir. İhtimaller hafta sonu milli piyango idaresince çekilecek, sonuçlar merakla bekleniyor.