Vapura binince sanki sadece bedeni değil, ruhu da seyahat ediyor insanın.


Minik bir yolculuk. Hele gece vapuruysa pek güzel. Çantandaki tokayı almaya üşendiğin için bir elinle ensende tuttuğun saçlarının ısrarla elinden kurtulup, rüzgara teslim olması. Üşümek içten içe ama direnmek yine de içeri girmemek için. Dinleyecek yeni şeyler aramak bir yandan. Bulmak, eski de olsa yeni şeyler.


Ani gelişen doğal manzaralar, şehrin öbür yakasının uzaklaştıkça karanlıklar içinde kalması. Uygun bir ortam olsun da artık son bulsun diye her film karesinin peşinden koşmana rağmen içinden eksilmeyen kimi duyguların, bu doğal akış içerisinde yavaş yavaş eksildiğini duyumsamak.


Sessizce susmak. Burası çok önemli.


Vapurdan inince, artık eve gidebilmek için telefondan haritaya bakma gereksinimi duymadığını fark etmek. 3 ay olmuş aynı evde. 8 ay olmuş aynı semtte. 5 sene olmuş aynı şehirde. Fazla, fazla bile.


Çocukluğumda büyüdüğüm mahallelerine benzer yerlerinde oturdum bu şehrin, daha önce. Kısa kollu bir bluzla dışarı çıktığımda dikkat çektiğim yerlerinde, mini şortla gezdiğimde kimsenin umursamadığı yerlerinde, tesadüf eseri, ilk aşkımın çok yakın oturduğunu sonradan öğrendiğim bir muhitinde; piyano sesine sinirlenen komşularım da oldu, "Kahvemi yaptım, seni dinliyorum." diye mesaj atan komşularım da.


Gezmek başka bir şey. Ben sanki bir kaplumbağa gibi evimi sırtımda taşıyorum.


Şimdi de cıvıl cıvıl bir yerinde oturuyorum, sanırım birkaç semt daha gezmezsem artık bu şehri bu civarlarda bitiriyorum.


Eve gidiş yolunda dünya güzeli bir genç kadın çıkarttırıyor bana kulaklıklarımı: "Ya çok pardon, ufak bi konuda yardımını rica edebilir miyim?" diye, "Tabii." diyorum. Yok, işte önünde durdukları bara damsız almıyorlarmış da, arkadaşlarını içeri sokabilir miymişim. Nasıl tatlılar, nasıl da severim yardım etmeyi ama nedense istemiyorum. Bir kere ısrar edip, bırakıyor. Hızlı hızlı eve dönüp, bahçedeki kedileri besliyorum.


Sanırım benim sevdiğim parti türü artık bu, sokak kedileri ve ben.


Hem kendimi izliyorum, sırf insanlar mutlu olsun diye rahat olmadığım şeylere "Evet." demeyi bırakırken. Yaşlanıyor muyum ya da?


Bilmem.


Vapurla geldim ya buraya, ruhum da seyahat etti sanırım.


Bir şehrin daha yavaş yavaş eksilişini izliyorum içimden.


Belki de şimdi tekrar, hiç görmediğim yeni şehirlere hazırım.