Kendine verdiği sözleri bile tutamayan, hayatını bahanelerle geçirmiş biriydi. Kabullenmesi zordu kendini. Ne zaman yargılamayı bırakacaktı en büyük düşmanını, bunu da bilmiyordu. Bilmesi bu süreci kolaylaştırır mıydı, onu da bilmiyordu.


Hiçliğin ortasında gibi hissettiren dostlara sahipti. Gerçek dostluk bu muydu? Hatalarında, hepsi olmasa bile, çoğu yanında olmuştu. Ama zaman geçtikçe onlar da uzaklaşmıştı. Kıskançlık hissediyordu; bu, onun için yeni bir duyguydu. En azından hayatının hiçbir döneminde birine bu kadar bağlanmadığı için hissettiği ilk büyük kıskançlık duygusuydu. Bunu öylesine zararsız yaşıyordu ki, ya da öyle sanıyordu, en büyük zararı kendine verdiğinden habersiz. Dışarıya hiçbir şey belli etmeyip kendini yok etmeye adamıştı. Geçerdi. Her şey geçmişti. Daha az güvenmeyi öğrenmeli ve hayatın akışına alışmalıydı. Birileri gerçekten gelirken birileri gerçekten gidiyordu, bunu hissetmek bu kadar canını acıtmamalıydı. Umarım acıtmazdı.