Bacasından yaz kış duman çıkan evler çizdim resim defterime.

Sağ üst köşede hiç kaybolmayan pasparlak bir de güneş.

Gece olduğunda duvarı kızıla boyayan, üstüne portakal koyulduğunda etrafı mis gibi kokutan, yanan kömür cızırtılarıyla yürekleri ısıtan sımsıcak, sobalı bir eve gözlerimi açtım ben. Okuldan çıktığımda gökkuşağını gördüm mesela.

Kar yağınca mutlu oldum.

Doğanın canlanıp hayat bulduğu zamanlarda yeşillikler içinden papatya topladım.

Parklarda saatlerce oynadım hiç bıkmadan, hiç yorulmadan.

Sokaklarında ip atladığım bir mahallem vardı mesela.

Üç beş sokağın içinde kaybolduğumda çaresizce oturup ağladığım bana labirent bir mahalle.

Yıldızları çıplak gözle sayabildiğim bir an yaşadım.

Mutlu olduğumda birlikte kahkaha attığım dostlarım oldu.

Öfkelenip üzüldüğümde kimselere açamadığım bir de sinem var.

Bir kağıt bir de kalem bilir.

Bir de tüm ışıklar kapandığında altına girip de ağladığım battaniyem.

Bir de ben varım işte.