Kendimizi affetmeye mecburuz recin.
-Nasıl yani efendimiz?
İçimizdeki o eleştirel, baskın; üzerimizde otorite kuran o ses'den bahsediyorum. Kim bunlar oraya nasıl yerleşmişler?
-Bilemedim efendimiz.
Onlar biz henüz toyken çevremiz tarafından bize yöneltilen acımasız ve zalim suçlamalar, yetersizlik okundan atılmış yanlış hislerdir.. Bize ait değil o ses. Onu susturmak şu an bizim vazifemiz.
-Ya haklılarsa?
Çocuk ya da tecrübesiz iken, hata yapmaktan daha makul ne olabilir ki? Hayat, hata yapa yapa öğrenilebilen bir deneyim ise suçlamak ne kadar makul? Hâl mesele böyleyken yetersiz hissettirilmekten daha büyük bir hata olabilir mi?
Bak şimdi n'oluyor? O sesler şimdimizi de etkiliyor.
- Peki nasıl yapmalı efendimiz?
Geçmişte suçlanıp inandırıldığımız o masum bizi, çocukluğumuzu, gençliğimizi yargılayıp masum olduğuna karar vermeli elbette. Çünkü geçmişini affeden, bugününü de affeder.
Merve Sancak
2024-01-16T13:56:08+03:00Yetersizlik okulundan atılmış yanlış hisler ile beraber yanlış gelişiyoruz belki de. Oysa dediğiniz gibi hayat hata yapa yapa öğreniliyor. O zaman bu dışlama eleştirme hırsı neden değil mi, belki siz tecrübe ettiniz ve yanlış olduğunu fatkettiniz. Ama bırakın biz de öğrenelim, kafamızı vura vura geldik buraya kadar, devamında da elbet bir şekilde ilerleyeceğiz. Geçmişimizle geleceğimizile şimdimizle beraber hepsi bizi biz yapan sebepler. O yüzden hepsiyle barışık olmalıyız. Kaleminize sağlık...