Bazılarının hatta çoğunun bir yer bir öğretisi bir acısı olmalı ve tüm bunları yaşayarak öğrenmeli.

Birileri hayatımdan gelip geçiyor. Bazı arkadaşlar, bazı kediler, bazı eşyalar..

Beni bugünümde ben yapan bir çoğu yaşanarak tanışmalı yaşanarak ayrılmalı.

Kısa bir süre önce insanların mutluluğu ile mutlu olduğumu ve bunun iyilik olduğuna inanırdım. 

Çok büyük kötülükmüş, çok büyük günahmış.

Kendime yaptığım en büyük kötülük ve günahmış.

Bencillik dışında bir farkındalık bu. 

Mutluluk adı altında sabrettiğim üç sabır taşımı tek bir sabır taşına düşürebilmeyi öğrendim. 

Ne kadar uyguluyorum bu tartışılır. 

Ama denklemim artık çok basit bir kere söyledim anladı mı, bir kere fedakar oldum değdi mi, bir kez affettim değdi mi ? 

Değer ise ne ala…

Tekrarı gerekir ise kapım kapalı. 

Fedakarlıklarımın yapmasaydın oluşu, affettiklerimin hakkettin oluşu, sevgimin yüzsüzlük oluşu…

Tüm bunlar uyandırdı beni.

Yıllardır birlikte yaşadığım kedimin kollarımda son bir damla suyu yutkunup bana vedasındaki bakışı uyandırdı beni. 

Ölüm var. 

Bir küçük can da bile bu kadar ağırsa ölüm ben tüm sabır taşlarıma razı oldum ve teke düşürdüm. 

Sadece vicdan taşını sırtlanıyorum. Ve hafifliği ile gurur duyuyorum.