Bütün teoriler, öğretiler geçici. Yerine yenileri gelişiyor, geliştiriliyor. Toplumsal değişim-gelişim için evrim diyen de var devrim diyen de. Tarih geriye akmıyor. Klasik mekanik yerini kuantuma bıraktı. Kuantum teoremi sosyolojide de etkilerini gösteriyor, gösterecek. Bütün bu karmaşa içinde değişmez olanı, gerçek olanı arıyoruz.
Bu bağlamda Kur'an'ın bir ayeti geleceğe umutla bakmamı sağlıyor. Kur'an'ı kalbimin baharı yapıyor:
"yemin olsun zikirden sonra Zebur'da da şunu yazmıştık: yeryüzüne benim iyilik ve barış seven salih kullarım varis olacaktır" (enbiya 105)
Cehennem gibi bir yeryüzüne sebep oluyoruz. Ülkelerin ülkeleri sömürüsü, insanın acıları sürüyor. Doğru çok ilerleme katettik. Hep daha iyiye gidiyoruz. Hukuk devleri, sosyal devlet, insan hakları gibi kavramlar yerleşti. Zaman zaman savaş tamtamları çalsa da barış kazanıyor. Barış hep kazanacak.
"üzerinize savaş yazıldı" diyen bir ayet de var Kur'an'da. Barışı korumak için, insan hakları için, sömürüsüz bir dünya için, doğa ve çevre için bir uğraşıp didinme içinde olmamız gerek, hatta savaşabiliriz de demek bu. Savunacak değerlerimiz var çünkü. Atatürk'ün de dediği gibi savaş cinayet olur başka türlü. Bir Hitler gördü bu dünya. 6milyon yahudi öldürüldü ırkçılık adına. Ne oldu. İnsanlık kazandı sonuçta. Biliyoruz ki sonunda salih iyilik ve barış seven insanların olacak yönetimler. BM kuruldu, ağır aksak çalışıyor. Ve ayetin hak olduğunu tüm tarihsel olaylar haykırıyor ve imanımızı arttırıyor.
Çocuklar yatağa aç girmesin, gençler iş bulabilsin istiyoruz. Ekonomik, sosyal. kültürel darboğazdayız. Gelecekten umutlu olalım diye yazdım bu yazıyı. Sözlerime Nazım'dan bir dize ile son vereyim:
"Bu cennet, bu cehennem bizim"