İnternetin kökeni 1962'de Amerikan Askeri Araştırma Projesi’nin (ARPANET) tartışmaya açtığı “galaktik ağ” kavramıyla birlikte gündeme geldi. Zaman içerisinde internet sayesinde bilginin dışında ses ve görüntünün taşınabilmesi mümkün oldu.
İnternetin kısa sürede çok fazla kişiyle tek yönlü olarak iletişim kurabilme imkânı sağlaması politikacılar ve medya patronlarının gözlerinde dolar işaretinin oluşmasına neden olmuştur diye düşünüyorum. 1990’lı yılların başından itibaren, herkesin bildiği ama kimsenin söylemediği dördüncü güç olan medyada ‘internet gazeteciliği’ mesleği fısıldanmaya başlandı. Kısa sürede önemli olan bu meslek grubu aynı zaman da yetkin bir tamamlayıcı olarak değerlendirilmeye başlandı.
İlk günlerde bilgisayar başında oturan izler kitlenin haber okuyup okumayacağı tartışılırken ışık hızıyla kamuoyu oluşturabileceği çabuk kavrandı. İnternetteki gazetelerin yerini canlı yayınlar aldı. Günümüzde ne kadar sıradan bakılsa da doksanların başında internet gazeteciliği düşüncesine şimdiki üstatlarımız elinde değnekle yaklaşıyorlardı. Bu noktada ise internetin yeni bir enformasyon mecrası
olarak, internet gazeteciliğiyle kazanç sağlanabilir mi sorusu da çok sık sorulan sorular arasındaydı.
Cevabı çok basit; tabii ki kazanabilirsiniz, hem de o kadar çok ki saymak için birini görevlendirmeniz gerekebilir.
Bu dönemde girilen bir diğer tartışma ise internet gazeteciliğinin oluşumunu artık tamamladığı ve gelinen noktada dönemlerden söz edilmesi gerektiği. Tartışmayı başlatanlar internet gazeteciliği için üç dönem üzerinde durmaktalar. Birinci dönem gazetecilerin haberleri geleneksel medya için ürettikleri, web sayfaları için sonradan düzenledikleri dönem. İkinci dönemde ise gazetecilerin özgün haber içeriklerini web sayfası için düzenledikleri aşama yer alır. Üçüncü dönemde internet gazeteciliği ulaşılacak “toplumun niteliğiyle” karşılaştırılırken olayları yeniden kurma, hikâye etme özelliği vardır. Gelinen aşamada ise geleneksel gazetecilik kuralları dışlanmış, tabiri caizse ‘jilet sevdiğimiz bir abimizdi’ muamelesi yapılmıştır. Şunu idrak etmemiz gerekir ki internet mecrası, yazlı basına göre daha özgür bir mecradır. Fakat okuyucu açısından bakılırsa, geleneksel bir gazete yönetmeni kuramsal olarak gazetesinde sıkı bir denetim uygulayabilirken hiçbir internet gazetesi yönetmeni, istediği kadar standartlarına bağlı kalsa bile okuyucularının nereye gideceğini kestiremez.
Ve yeni dünyaya hoş geldiniz! Bu mecrada insanların iştahını kabartmak için her şey yapılabilir. Bir haber sitesinde uygun politikalar çerçevesinde verilen haberin, sağı solu önü arkası afili reklamlarla süslenebilir. Web sitesi analizlerindeki rakamların aşağı yönlü hareket etmesine bağlıdır her şey. Okuduğunuz başlık, gördüğünüz görsel, sizin habere tıklamanız için düzenlenmiş bir kandırmaca olabilir. Başta bahsettiğim meslek büyüklerimiz ve gazetecilik mesleğini hakkıyla yapmak isteyen acemileri üzen bir durumdur bu.
Uzun lafın kısası diyeceğim şudur: İnternette o kadar ucuz enformasyon sunulmakta ki geleneksel medyayı öldürse öldürse internet medyası öldürür.
Kaynakça: Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik
YAZAR: Onur Keskin