Bana gelsen, en güzel sen gelirdin..

Bilirdim..

Kirazlı tokasını at kuyruğuna bağlamış

Biraz dizi uf, biraz ağlamış 

Sonra parkta akşama kadar oynamış

Minik kızın yaralı neşesiyle..

          


 

Bana gelsen, en çılgın sen gelirdin..

Bilirdim

Perşembe sanmışım da cuma çıkmış

Öyle zıpçıktı, öyle ani, birdenbire

Ev halinin sevecenliğiyle..




Bana gelsen, en hoş sen gelirdin..

Bilirdim..

Meyve bahçelerini heyecana boğan,

Mayıs yağmurlarıyla tatlanan

O dalgın çocuktan, o bulutsu gülüşünle..


            


Bana gelsen, en şiir sen gelirdin..

Bilirdim..

Gelişin:.. Baştan sona memleket…

Öyle bir havada ki.. 

Vazgeçmek de ne demek ey Garip..




Beni bilsen, en derin sen bilirdin..

-(bilirdik)-

Bakardın gözlerime,

Okuduğum satırların altı çizilirdi

Yalnızlığımın üstü

Boynumun sıvası, dudağının boyası 

Diri ve sıcak Akdeniz’le.. 

             



Beni sevsen, en Mavî sen severdin..

bilirdim..

Avuçların havan olur

Dudaklarımdan serperdim biberiye ve zeytine, tuzu;

Kollarınla ezer, kıyılarımıza sürerdin

Ha bire dalgalarla dövülen kıyılarımıza..

                         



Şifadır ya sevmek.

Öyle derdi bilenler..

Ama sen gelmedin, ben de maraz belledim.

Bütün bunlarıysa ben;

Sahi

Ner’den bilirdim…



Seni sevsem, en şair ben severdim!

Kusurlarınla damıtarak güzelliğini

Bütün kırıkların ve olağanca kırgınlığına

Yürek cebin içre yakın olurdum

Avuçlarım yarabandı.. Kollarım merhem..

Bir de:

Yüzünün şavkıyla ‘şairsin’ deseydin her dem…

Sevilirdim, sevinirdim..

Gitmezdim..

Bilmedin, gelmedin;

Bilmezmişim, bilemedim.





Mirza Şâmil.

Tohumun çatladığı ân/2023







.