Kalemi şimdi aldım elime. İsmail verdi bu defteri hastanede bana. Evin içinde ağır bir koku var. Çöpler dolu her yerde. Ağır küf kokusu duyuyorum. Duvarlarda yeşilden griye doğru tabakalar halinde rutubet oluşmuş. Musluk düzgün kapanmamış, damlatıyor sürekli. Masanın üstüne koydum önce kalemi. Sonra silahı çıkarıp yanına koydum. Başımdaki ağrıyı yokladım. Ağrı, silahı alıp bu işi artık bitirmemi emrediyordu. Silahı şakağıma götürdüm. Her şey hazırdı. Artık sonuna gelmiştim. Tetiği çektiğimde tüm sorunlar hallolacaktı. Birinci damla düştü. Artık her şey için hazırım, kaderime hazırım. Biliyorum, şimdi olmazsa bir daha olmayacak. Biraz daha düşünmek, birine akıl danışmak gibi aptalca fikirlerden vazgeçtim. Sessizce çekip gideceğim. Ama Allah kahretsin ki bu insanlık beni anlamayacak! Sessizce bu anın geçmesini bekleyecek veya görmezden gelerek devam edecek hayatına. İnsanlar, ölümün olduğu yerde nasıl bu kadar mutlu ve böyle bir düzen içerisinde yaşayabiliyor anlamıyorum. Evinde cinnet geçiren S.Y. kafasına iki el ateş ederek öldü. -Aptal! İlkinde ölürsün- Bir köy kahvesinde haberlerde izlenecek bu elim olay. Gencin evinde incelemeler yapıldıktan sonra ölüm sebebi netleşecek. Kanalı değiştirin, maç izleyecektik diyecek kahvedekilerden biri. Belki bir gazete malum sayfasında bir kare ayıracak bana."Çöp evden ceset çıktı." Büyük puntoya gerek yok. O kadar önemi de yok.Gazeteyi serin, üzerinde yemek yiyelim, diyecek iki inşaat işçisinden birisi. Üzerine menemen parçası düşecek, eski bir resmimin bulunduğu kısmına. Kimse yazıyı fark etmeyecek. Kimse okumayacak. Hiçbir haber ajansı, hiçbir gazete yönetimi haberi doğru yazamayacak. Ölüm sebebi cinnet denilip geçilecek. Sonra hayat yine devam edecek. Şimdi yazmazsam bir daha bu fırsatım olmayacak. Silinip gideceğim yeryüzünden. Silahı masaya koydum. İkinci damla düştü. Kalkıp musluğu kapattım.