Hava kasvetli, ha yağdı ha yağacak. Tek tük insan var caddede. İlk aradan döndüm hemen. İnsanlardan o kadar tiksinir oldum ki, kalabalığı bir tanesini bile çekecek halim yok.
Sokak o kadar güzel ki hiç insan yok. Sokak çıkmaz, sondaki sokak lambası patlak. Köşeye sindim yağmur başladı.
Hafif hafif yağıyor, sigaramı yaktım. Yağmurdan kaçmak gelmiyor içimden. Ben kaçmadıkça o daha çok yağıyor. İki adım ötem kupkuru ama ben ıslanmak istiyorum.
Birden gök gürüldedi. Bir şimşek sokağı aydınlattı. Bir den karşımda sen, kanlı canlı.
Yavaş yavaş ayağa kalktım. Yavaş yavaş ilerledim sana, yağmur işlemiş ta iliklerime. Saçların ıslanmış ama hâlâ çok güzeller, hafiften rimelin akmış.
Elimi kaldırdım hafiften, yanağına koydum elimi hafiften okşadım. Öyle baktın ki derya gözlerinle sarhoş oldum. Belinden, sırtından tuttum seni sımsıkı sarılmak için.
Kayboldun, yağmur durdu, sokak tamamen karardı. Ellerim indi. Paketimde ki son sigaramdı yaktım. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm.
Ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama kafamı kaldırdığım da bir limanda bir geminin ardından bakarken buldum kendimi. İsmail abi düştü aklıma…
Bir daha yük almak için dönecek o gemi, ama sen dönecek misin beni almaya bir daha bu limana.