Gözlerimi kaparsam yıldızları görür müyüm? Gözlerimi kaparsam bu kez cidden ölür müyüm? Ben, İsa'dan bu yana üç kere öldüm. Üç kere adımladım gökyüzünün tahta koridorlarını. Meleklere üç kez teslim ettim kana bulanan ruhumu. Üç kez bulutlara bıraktım leşimi, midesiz akbabaların karınları doysun diye. Bilmem kaç kez daha seyredeceğim bu yer üstü balkonlarından o göremediğim, görkemli günleri? Bilmem kaç kez daha söveceğim bu kuytu karanlıktan parlamayan yıldızlara? Ben, İsa'dan bu yana üç kez teslim ettim ruhumu. Üç kez yargılandı bedenim engizisyon mahkemelerinde. Üç kez idam kararı verdi hakkımda eli kanlı hakimler. Üç kez yakılarak idam edildi körpecik ruhum. Ve bilmem kaç kez daha yanacağım bu ateşte, kaç kez daha çekeceğim bu dinmeyen acıyı? Ben, İsa'dan bu yana üç ölümcül yara aldım, üç ölümcül yara açıp deştiler yüreğimi. Koca elli cellatlar, tırnaklarıyla kazdılar çukurlarını yüreğimin. Üç büyük çukur açıp parça parça gömdüler bedenimi. Ve bilmem kaç kez daha üzerime toprak atılacak diri diri? Kaç kez daha taşsız bir mezar bana ev sahipliği yapacak? Ben, İsa'dan bu yana üç kez boğuldum derin sularda. Üç kez çırpındım dibe batmamak, yüzeye çıkmak için. Üç kez beni dibe çekti en umulmadık ağırlıklar. Üç kez tutunmak istedim koca dişli yılanlara. Üç kez soktu beni yosun tutan kalbimden. Ve bilmem kaç kez daha batacağım en kuytu diplere ve kaç kez daha nefessiz kalacağım renksiz sularda? Ben, İsa'dan bu yana üç kere baktım gökyüzüne. Üçünde de karanlıktı, üçünde de yıldızsız. Üçünde de kapkaraydı gökyüzü. Koca koca açılmıştı gözlerim, dudaklarım titrerken üç defa görmek istedim. Ölüme üç kala bakmak, dokunmak istedim. Koca koca açılsa da gözlerim, koca koca yok olmuştu yıldızlar. Ve bilmem kaç kez daha bakacağım gökyüzüne ve kaç kez daha öleceğim yıldızlardan uzak? Gözlerimi kaparsam yıldızları görür müyüm? Gözlerimi kaparsam bu kez cidden ölür müyüm?