çok acelesi var mıydı bilmem

acele gidilmiş bir ecel

kalbe vurulu sert bir dalganın peşinde

yazık ki otuz dokuzunda devriliyor kilometre

şekersiz geçen gençliğim eyvah!

susamış su içmiş

ağlamış geçmiş gibi mi oldu nihayetinde?


kendi iklimlerine dönüyor işte insan

bak nasıl suçlu bugün bütün ifadeler

cenazelerin o tanımsız mazeretinde


sen o avutulmuş

ama uyutulamamış prenses gibi

bakma şimdi yüzüme

gördüğü yağmur tanelerine iç geçirmiş

kalbi elinde

göğsünden ateşler çıkaran

bir kadın biliyorum

çıplak ayaklı bir seyyah gibi

kalamıyor kendine bile.