Kötü tecrübeleri genellemek ruhun en ışıksız köşesidir. Orada sadece hiçlik vardır, boşluk bile değildir. Entellektüellerin düştüğü en büyük hata da budur, çoğu insan düşer de entellektüelin düşüşü trajiktir çünkü farkındadır fakat karanlığın çekiciliğinden kendini alamaz. Kurulan genelleyici "hüzünlü" ya da "kötümser" aforizmaları dikkatlice incelerseniz bunların sadece aforizma sahibinin hayatından trajik anı parçaları olduklarını görürsünüz. Öfkeyle yazılmıştır çoğu. Okurken bir şeyleri kırdıklarını, birilerinin boğazını sıktıklarını hissedersiniz.
Edebiyatı oluşturan en dehşetli en sarsıcı cümleler aslında gerçekleşmeyen konuşmalardır. Sıradan okuyucu onların salt birer yazı olduğunu sanır fakat aslında onlar bastırılan ruhun patlayışından saçılan şarapnellerdir. Kimi iyileşmek ister yazarak, kimi bir cinayet işler suçladığına karşı ve onu başka biriyle imgeler. Kimi bir duyguyu suçlar Nietzsche gibi merhametin çarmıh olduğunu söyler, geneller. Kimi anneden yana yüzü gülmemiştir kadınları suçlar, kimi bir romanda babayı öldürür kendi babası yüzünden. Hepsi hastadır aslında. Hepsi, oluşturdukları kahramanlar kadar bir Trajik kahramandır. Öylesine bir yazı olarak anlaşılan genelleyici yazılar onların yenilişidir çoğunlukla. Bir tecrübe yaşarlar ve dünya onlar için bütünüyle öyle kalır.