Bir zamanlar

Üzerimde ölü toprağı vardı 

Çıkmıyordum evden dışarı ve yapışmıştım oturma odasındaki koltuğa

Sabah orada, öğlen orada, öğleden sonra orada, akşam orada, gece oradaydım

Her zamankinden daha fazla bulanmıştım

Zihnim bulanık, kalbim bulanık, ruhum bulanık…

Ve de bunalmıştım fazlasıyla

İçimde bir balon varmış gibi sanki

Ve o balonun içine son haddine dek hava üfleniyormuş gibi sanki

Ve o balon artık son haddini de aşıp patlamaya yakın, çok yakınmış gibi sanki…

İşte o günlerden birinde

İnternette gezinirken bir yazı çıkıverdi karşıma, birden çok kere

''Matta 28''

Kayıtsız kaldım ilk kere

Sinir oldum ikinci kere

Teslim oldum üçüncü kere

Araştırdım, bir bölümmüş Yeni Ahit’ten meğer

Bölümün adı:

''İsa’nın Dirilişi''

O an duygulandım fazlasıyla

Dedim ki:

''Bu bir işaret olmalı!''

Dedim ya öncesinde de;

Ölü toprağı vardı o aralar üzerimde

Ama nasıl bir ölü toprağı!

Nasıl bir ağırlık, nasıl bir bulanıklık, nasıl bir bunalmışlık!

Çıkmıyordum evden

Evin içinde de tek bir koltuğu belleyip ona yapışmış durumdaydım

Nerede hayaller, nerede umutlar, nerede güzel gelecek düşleri…

Nerede bilmiyordum hakikaten

Dolayısıyla Yeni Ahit’in, İsa’nın dirilişini anlatan o bölümü çıkınca karşıma kendiliğinden

Fazlasıyla duygulandım ve dedim ki:

''Bu bir işaret olmalı!''

Bir anda çiçekler açar gibi oldu içimde yeniden

Yapıştığım koltuktan ayırmaya başladım uzuvlarımı yavaştan, alıştıra alıştıra

Önce bir kolum, sonra diğer kolum

Önce bir bacağım, sonra diğer bacağım

Kafam, sırtım, kalçalarım

Ve kalktım o koltuktan tamamen

Dedim ki:

''Sanırım hâlâ umut var benim için de...''

Hemen gidip bir İncil satın aldım, o zamanlar Müslümandım

İncil’i okudum baştan sona ve çizdim bazı yerlerin altını renkli kalemlerle, o zamanlar Müslümandım

Çok da bir tesiri olmadı baştan sona okumanın üzerimde, açıkça söyleyeyim

Yalnızca İsa’nın dirilişini anlatan o bölüm işte

Oradan tutundum hayata yeniden

Yukarıdaki’nin bana bir işaret gönderdiğini sandım, buna inandım, zaten o zamanlar Müslümandım

Ölü toprağı vardı üzerimde o zamanlar ama nasıl bir ölü toprağı!

Kaldır kaldır bitmez...

Lakin bu olayın akabinde kalkar gibi oldu kendiliğinden, ne hikmetse

Bahsettiğim bu ''bir zamanlar''

Birkaç yıl öncesiydi şimdiki zamanın

Şimdiki zamanda ise

Koltuğa yapışmış ve eve kendimi hapsetmiş olmasam da, ölü toprağı var üzerimde hâlâ

Şimdiki zamandan birkaç yıl öncesini teşkil eden ''bir zamanlar''da

Karşıma çıkan ''Matta 28''

İşaret olarak gönderilmemiş bana Yukarıdaki tarafından belli ki

Oysa o zamanlar buna haddinden fazla inanmıştım, o zamanlar Müslümandım

Şimdiki zamanda ise 

İnanmıyorum hiçbir şeye o kadar  

''İşaret'' diye bir şey de yok lügatımda artık 

Ne zaman saatin kaç olduğuna baksam

21:21, 17:17, 11:11, 19:19 ve daha nicesini görüyorum yıllardır misal 

Hiç de bir şey olmuyor

Demek ki boş!

İşaret mişaret boş, güzel kardeşim, bomboş!

Bak bana;

Bir zamanlar hiç bilmiyorken Yeni Ahit’i

Oradan bir bölüm çıktı karşıma bir anda, kendiliğinden bir de 

''İsa’nın Dirilişi'' idi adı

O zamanlar üzerimde ölü toprağı vardı ve o zamanlar Müslümandım

Umutlandım, inandım

Aradan yıllar geçti

Hâlâ var üzerimde ölü toprağı, geçmedi gitti

Evet, İsa dirildi

Lakin ben dirilemedim

Hâlâ.

Gerçi benimki de laf!

O peygamber, ben ise dümdüz beşerim.