Kış. Esen rüzgar içini uyuşturuyordu. Yorgun adımlarla ayağa kalktı. Soğuk. Her zaman olduğu gibi ve her zaman olacağı gibi. Etrafına baktı. Gerçeğin soğukluğunu içine çekti. Kayaya baktı. Her şey aynıydı. Dün olduğu gibi, her zaman olacağı gibi.


Yer yer ateşler vardı. Kimisi sönük ve zayıf, kimisi güçlü ve tutkulu. Bazı ateşlerin etrafını insanlar akbabalar gibi sarmışlardı. Birbirleriyle konuşuyorlardı. "Kış bitti, bahar geldi." diyordu birisi. Başka bir ses kış olsaydı bu sıcaklık olmazdı diye bir nutuk çekiyordu. Gerçekleri görmemek için çırpınan bir varlık gelmedi dünyaya insandan başka.


Bazıları ateşe tapıyor, bazıları ateş daha da büyüsün diye kendini ateşe atıyor, bazıları da kendisinin olmayan ateşleri söndürmeye çalışıyor. Gerçeklerden kaçmak için bir ateş arıyor herkes. Bazıları ateşlerinin hep var olduğunu ve hep var olacağını söylüyor. Bazıları ateşi yakan kahramanların hikayelerini anlatıp kıvanç duyuyor, bazıları da sessizce oturuyor. Ateşlere göre oturma düzeni de değişiyor. Bazılarında herkes eşit mesafede bazılarında kimisi çok yakın kimisi çok uzakta. Hepsi de ateşlerinin baharı getireceğini, diğer ateşlerin yanlış olduğunu söylüyor. Hangi ateşin daha sıcak, hangi ateşin daha büyük olduğunu tartışıyorlar, kavga ediyorlar.


Sessizce kayasının yanına gitti. Kavradı kayayı parçalanmış elleriyle. İtmek için kayayı bir daha dağın tepesine. Çıkartıp dağın rüzgarlı zirvesine, dönmesi için tekrar başladığı yere. Hayat buydu sadece. Soğuk ve sert bir kış. Hiçbir ateş kışı değiştiremez. Önemi yoktu onun için. Kayayı kaldırmaya gücü yettiği kadar kaldıracaktı. Gücü bitince de her şey bitecekti. Çünkü bahar asla gelmeyecekti. Çünkü bahar diye bir şey asla olmamıştı. Bunu bile bile kayayı dağın zirvesine taşımak, bir Yabancı'nın dediği gibi, gerçek başkaldırı buydu belki de.


Gerçek soğuktu. Gerçek tekti. Hiçbir romantik duygu bunu eritemez, hiçbir tutkulu ideoloji bunu deviremez, hiçbir mantık bunu çürütemez.


Ateşin etrafındaki aldanmış ruhlar, kayanın aşağıya düşüşünü izlediler. Bu garip adam neden her gün kayayı dağa taşıyıp sonra da aşağı yuvarlıyordu? Bazısı ateşe yaklaşmayan bu adamı kötü ruh ilan ediyor, yakılmasını istiyordu. Ona göre ateşleri o kadar güçlü ve kutsaldı ki bu kötü ruhu bile temizleyebilirdi. Bazısı bağırarak garip adamı ateşlerine davet etti ve "Soğuktan korunursun, ısınırsın ve biz baharı getireceğimiz zaman yanımızda gururla yürürsün." dedi. Bazıları da ateşe o kadar odaklanmıştı ki onu görmediler bile.


Düşünme yeteneği verildi insanlara, insanlarsa sadece düşünmekten kaçıp nasıl hayvanlar gibi olabilirler, onu düşündüler.


Kaya aynı yerine döndü. Her zaman olduğu ve olacağı gibi.