Zaman, su misali akıp giderken güneş göğü kızıla boyamaya devam ediyordu. Vakit saatin içine sıkışmaya başladı. İnsanlık yavaşladı, hava karardı. Kızıl gök karanlığın siyahına boyanmıştı şimdi ise. Ah bu devrin insanları, ah bu devirde insan adıyla yaşayan varlıklar, havanın kararmasıyla insanların da içi kararmaya başlamıştı. İçleri kararmaya başlayınca öyle değişmeye başlarlar ki çocukların korktuğu karanlıktaki canavarlar gibi bağışlayın beni gibi demek hata olur. Meğerse canavar denen o şey insanlarmış. Öyle güzel maske takarlarmış ki birbirlerini tanıyamaz olurlarmış ama hepsinin maskesi gece olduğunda kendi gerçekleri ile baş başa kaldığında düşermiş. Dinleyin duyuyor musunuz? Damlaların sesini oldukça sessiz ama çok sesli. Duyuyor musunuz? damlacıklara eşlik eden hıçkırık sesini peki ya görüyor musunuz? Gündüzleri maskeyle gülümseyen insanların gece maskelerinin nasıl düşebildiğini. Ne kadar da acı bir gerçek ne kadar da yorucu tüm bunları hazmedememek. Ah bu devrin insanları, ah bu devirde binlerce maske takarak hayat sahnesinde oyun oynayan oyuncular. Zaman ilerlemeye devam ediyordu. Güneş battığı günün akşamından bir sonra ki sabaha yeniden doğuyordu insanlığı "merhaba" diyerek selamlıyordu.  Güneş insanlığı selamlarken insanlıksa yüzlerine maskelerini takmış, gece canavarlarını öldürerek hayatına devam ediyordu. O maskeler o kadar gerçeklerdir ki insanın gerçek yüzü sanırsınız. İnsanın yüzüne görünmez ipliklerle dikilir ve zamanını kendi bilirdi. O maske Zamanı gelince insanın yüzünden düşerdi ama başkası onu çıkartamazdı. Kimsenin göremediği bir yerde ağlasanız yada binlerce insanın sizi gördüğü yerde de o maske, o insanlara hep gülümser. Konuşurken sesiniz titrer ama ağzınız sizden habersiz alan söyler "hastayım" dersiniz. Aslında siz değilsiniz bunu söyleyen sizi kontrol eden sistemdir. Vücudunuz sistemin verdiği emirlere uyar siz isteseniz de istemeseniz de. Hayatınızı yaşarsınız ama sistemin verdiği emirler ile yaşarsınız. Ah bu devrin insanları, ah bu devirde sistemin kontrol ettiği robotlar !İnsanların robotla arası da fark kalmamış. Robotlarda maskeli insanlardır ya da biz insanlar maskeli robotlarız. Sahi neydi bizim onlardan farkımız? Duygularımız vardı bizim. Ama işte vardı artık çok nadir bulunuyor. Siz istediğiniz gibi yaşayabiliyor musunuz? Sorular ve verilemeyen cevaplar...  Ah bu devrin insanları ,ah bu devirde insandan başka her türlü varlığa benzeyenler. Ah bu hayattan baktıran gerçekler. Geç oluyor zaman at misali dört nala ilerlerken "tik, tak" seslerini dört bir yanda zevkle çınlatıyordu.    Evet geç oluyordu ama insanlık için... Siz hâlâ göremiyor musunuz? Açın artık o kör gözlerinizi geç olmadan.