Bu bacaklar değildir beni taşıyan
ruhumun derinliklerinde düşlere
o muğlak, yoğun görüntülere
yankıyan sessizlik var,
öğle vaktidir kimse yok çevrede
işittiğin rüzgârın yumuşaklığında
anarsın sevgiliyi
uyanır gibi eskimiş aynalardan
sesinde çoğalır hayallerin türküsü
şu hep sana benzeyen
ilk tomurcukları baharın
göğsümde düğümlenen gözlerine
şimdi söylenen her cümle
vaktinden biraz geç
öyle ya biraz erken
işte diyor sesim sana
çıkışı yok sanılan o labirentin
girişi de yoktu aslında.