Dünyayı gezmek çoğu gencin hayalidir. Benim de kendimi bildim bileli gezmek, yeni yerler keşfetmek hayallerimden biri olmuştur. Yaşamım boyunca her zaman görmem gereken yerlerin doğduğum yerle sınırlı kalmaması gerektiğine inandım. Mesleğimi bile bu inancım üzerine seçtim. Çünkü insan sevdiği işi yapar, istediği hayatı yaşarsa mutlu olurdu. Benim için kahramanın her zaman bir yolculuğu olmalıydı. Ama şimdiye kadar çeşitli sebeplerden dolayı ne mesleğimi yapabildim ne de yeterince yeni yerler keşfedebildim.


Ben de okudum. Bazen 17. yüzyıl Anadolu'sunu Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si ile gördüm, bazen Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir Kitabı'nda İstanbul'u gezdim. Bazense Maria Puder oldum, yağmurlu havada Berlin sokaklarını Raif Efendi ile dolaştım. Kahraman belki maddesel boyutta yolculuğuna çıkamamıştı ama düşlerimde gezmeyi hiç bırakmadım. Benim için dünya tüm canlılar içindi ve sınır çizilerek o bölgeye giriş yasaklanamazdı. Halil Cibran'ın bir kitabında geçtiği gibi: "Eğer bir bulutun üstüne oturursanız, bir ülke ile diğer bir ülke arasındaki sınırı göremezsiniz, hatta bir tarla ile diğeri arasındaki sınırı bile. Ne yazıktır ki bir bulutun üstüne oturamazsınız."