Bazen gitmek gerekiyor. En çok kalmak istediğimiz o kişiden; çocukluğumuzdan, şehrimizden, evimizden, evimiz bildiklerimizden... Eğer istenmiyorsak ya da isteniyor ama öyle hissetmiyorsak... E hislendik bir kere. Kolay değil bu düşünceyi kafadan atabilmek. Gitmek gerekiyor işte. Ağlaya sızlaya da olsa kaybetmeyi öğrenmek ve artık kaybedilene değil kazanılana sevinmek gerekiyor. Zor oluyor bazen, biliyorum. Belki diyorsun, kafanı kurcalıyorsun. Ya belki bir 15 dakika daha dursaydım her şey değişirdi. Ama sanıyor musun ki onca zaman değişmeyen hoşnutsuzlukların o 15 dakika içinde tamir edilebilsin? Gideceksin ya işte. Ama öncesinde çok düşüneceksin. Üzülmeyi göze alacaksın bir kere. Günlerce avare avare dolaşacaksın etrafta. Biraz gitmenin acısını yaşayacaksın. Kalan kaldığı yerden devam edecek, onun toparlanmak gibi bir derdi yok sonuçta ama sen kendini toparlamak zorunda kalacaksın. Biliyorum sana kalsa gitmezdin. Kim kurulu düzeni yok yere bozmak ister ki? Kim mi ister? Tabii ki de memnun edilemeyenler, başkalaşanlar, ben ne oldum böyle diye sorgulayanlar...

Yani artık kendinden korkanlar gider. Kalana mı zor gidene mi klişesinde; herkes kalana der. Neymiş? Giden gideceği yeri hazırlamadan gitmezmiş. O öyle olmuyor işte bazen. Gidecek olan şu an kaldığı yerde evsiz barksız, çatısız hissediyorsa o zaten kalırken yaşamıştır yıkıntıyı. Gitmeniz gerektiğini hissediyorsanız ertelemeyin. Yaşamak heyecanlıdır, yaşamak aslında nefes almaktır. Yaşayabilmek için kalsam mı gitsem mi diye de çok düşünmemek gerekir ama işte bazen de zaman kıymetlidir. Eğer zamanınız dolmuş gibi hissediyorsanız ayağa kalkıp 3 dakika sonra geçmişiniz olacak her şey ile vedalaşmanın vakti gelmiş demektir. Ha bir de unutmayın, insanın kendisinden başka gideceği kimsesi yoktur. Diğerleri hep kandırmacadır. Hatta insan bazen kendine bile gelemez. Bırakın yansın ortalık. Yangını siz çıkarın ve oradan sağ olarak ayrılın. Unutmayın yaşamak çok güzel ve vakit çok kısa. Bizi üzen, yıpratan ne varsa etrafımızda son bir kez doyasıya bakıp arkamızı dönelim. Bu sefer geceye değil de geleceğe sarılalım.